top of page

Türk Atçılık ve Binicilik Tarihi

Türk Kültüründe At ve Binicilik

Türk Kültüründe At ve Binicilik

At ve Türk, tarih boyunca iki kardeş, iki arkadaş, iki yaren gibi olmuşlardır. Günümüzdeki at kültürünü ve atçılığı anlayabilmek ve daha doğru değerlendirebilmek maksadıyla kısaca tarihi birliktelik hakkında bilgi edinmek gereği vardır. Türkler ata çok kıymet vermişlerdir. At Türklerin alâmetifarikaları haline gelmiştir. At, kahramanlığın, centilmenliğin bir sembolüdür. Türkler ata çok kıymet verip ondan tam manasıyla faydalanmasını bildikleri için geniş tarih yapmışlardır. Zaruri tabiat şartları karşısında göç eden Türkler, gittikleri her yerde medeni devletler kurmuşlar, kahramanlıklarını ve civanmertliklerini ata bağlılıklarıyla mütenasip olarak devam ettirmişlerdir (Türker, 1971, s.5).


Tarihte büyük bir yeri olan at, Türkler için çok daha fazla anlam ifade eder. İnsanlık tarihi atı bir spor ve savaş aracı olarak yıllarca kullanmıştır. Türk tarihinin tüm dönemlerinde at, günümüzde de olduğu gibi Türk Ulusu'nun sevgi, güven ve ilgisini toplamış, kutsal olarak görülmüş, saygınlık kazanmış, sanattan edebiyata, müziğe kadar geniş yer almıştır. Atın Türkler tarafından evcilleştirilmesiyle kurulan bu bağ; “Kuş kanatsız, Türk atsız olmaz” sözü çok güzel anlatır. Eski Türklere ait at kültürü ile ilgili bulgular bugün çeşitli müzelerde sergilenmektedir. Orta Asya'da Yenisey Bölgesi'nde kayalar üzerine yapılmış at resimleri ve çok eski dönemlere ait mezarlardan çıkan eşyaların üzerinde süsleme sanatı olarak at figürlerine rastlanmaktadır. Eski Türk destanları ve efsanelerinde atın ayrı bir yeri vardır. Oğuz Destanı at ile başlar ve Dede Korkut'ta at, insanla özdeşleşmiştir.


Dede Korkut Destanı’nda “Yayan erin umudu olmaz” sözü sık sık söylenerek, atın Türkler için değeri başka bir şekilde fakat aynı ehemmiyetle ifade ediliyor. Oğuz Türkleri, devletlerini at üstünde kurdular ve Anadolu’ya da at üstünde geldiler. Tarihçi E.Marcelin, Hunlara dair yazdığı eserinde, “...Türkler süvari muharebesinde zayıf, cılız fakat yorgunluk nedir bilmezler. Şimşek gibi süratli olan atları üzerinde çakılı gibi dururlar ve hayatlarını at üzerinde geçirirler.....” demektedir (Güven, 1999, s.195).

At, Eski Türklerde insan ruhunu okşayan şu iki beşeri imkânı sağlamıştır. Biri at üstünde insanın kendisini başkalarından daha üstün hissetmesi, yani üstünlük duygusu, diğeri atın sürati sebebiyle kısa zamanda istenilen yere ulaşabilme iştiyakının tatmini. Menghin’e göre ilki, Eski Türklerde “beylik gururu”nu uyandırıyor, ikincisi ise geniş ufuklara hükmetme “hakimiyet ve cihangirlik” duygusunu kamçılıyordu (Sertkaya, 1995, 2-3).


Bu noktadan hareketle at ile Türkün binlerce yıldır devam eden birlikteliğinde atın Türkler için bir hayvan olmaktan çok, değerli bir varlık ve ulvi bir sembol haline geldiğini görmekteyiz. İnsanlık tarihinde yer alan on altı Türk Devleti’nin birçoğunun bayrağında, at figürüne rastlamak mümkündür. Eski Türkler devlet yönetimi için en önemli gördükleri üç kavram at, avrat ve silahtı. At; Türkler için kuşun kanadı ne kadar önemliyse o kadar önemliydi, avrat; devletin temelini oluşturan aile kavramını, silah ise devletin askeri gücünü temsil etmekteydi.
İlk tarihsel belgemiz olan Göktürk yazıtlarından bu mücadeleci ve korkusuz insanların hayatlarının çok zaman at, ok ve yay ile geçtiği anlaşılmaktadır. Dahası, bu metinlerde atların ölümlerinden erlerin ölümleri gibi söz edilir. Bu da atı uysallaştıran Türklerin at ile bütünleştiklerinin bir anlatımıdır (Güven, 1999, s.11). Tarihin parlak geçmişini anlatan at, Türk’e armağandır. Armağanlar ise kutsaldır. Türk’e bu kutsal armağanı hak ettiren, onun ata olan ilk hâkimiyeti, iyi huylu ve sevimli bir canlı duruma getirme hakkıdır. Bunun içindir ki; Türk’ler atı dövmez, kötü söz söylemez, sert davranışlardan kaçınır, kardeş ve yoldaştan daha yakın bulur, oynamasını ve kişnemesini uğur sayarlardı. Turan hükümdarı Alp Er TUNGA der ki; “Ay gök için ne ise, Türkler için at da odur.”


En eski çağlardan beri Türklerin siyasi, dini, iktisadi ve sosyal hayatında atın oynadığı merkezi rol meseleye açıklık kazandıran önemli bir nokta olarak görülmektedir. W. Schmidt, “Türkler çok eskiden beri sürüler halinde at yetiştirirler, atın etini yer, sütünü içer, onu kurban olarak sunar ve her sene özellikle savaş atlarından binlercesini yabancı ülkelere ihraç ederek ekonomisini sağlarlardı” (Schmidt, 1946, s.322) demektedir. Atı ilk evcilleştiren Türklerin ilk düzenli atlı süvari birliklerini oluşturdukları ve dünyaya savaş atı çağı açtıkları görülecektir. Batılı araştırmacılardan M.Brion “Oğuz Han’ın ordusu bile dünyanın dört yanına göre dört ayrı renge ayrılır; şimal fırkasının atları yağız (siyah), cenup fırkasının atları kula(Krem rengi, ayaklar siyah), garp fırkasının atları kır (beyaz), şark fırkasının atları da bakla kırı(beyaz üstü, siyah ve gri lekeler) rengindedir” demektedir (Durmuş, 1993, s.141).


Türkler geniş otlaklara sahip oldukları için en çok ve en iyi atları beslemişlerdir. Avrupalılar Türkler kadar çok kaliteli atlara sahip olamadıkları için Türklere daima yenilmişlerdir. Jean Paul Roux’un yazdığı “Türklerin Tarihi” isimli kitapta “Türkler isteselerdi bütün dünyayı fethedebilirlerdi. Ancak onlar atlarını besleyebilecek otlakların bulunmadığı ülkelere gitmediler” demiştir (Güleç, 1996, s.49). İslam öncesi Türk toplumlarının yaşayışlarında atı her yönüyle görmek mümkündür. Çin kaynaklarında yer alan Göktürk çağına ait değişik 11 at türü olduğu bildirilmektedir. Aslında o devre ait yunan kaynakları Türk-At beraberliğini “....Henüz ayakta durabilecek Hun çocuğunun yanında eyerlenmiş at hazır bulunur…. Hun Türkleri at üstünde yerler, içerler, alış-veriş ederler, sohbet ederler ve uyurlar …. At başka bir kavmi yalnız sırtında taşıdığı halde, Hunlar at üstünde ikamet ederler…” şeklinde tarif eder (Homeyer, 1951, s. 91).

Türk Kültüründe Atlı Sporlar


Eski Türk toplumlarında hangi sebeple yapılmış olursa olsun uygulanan spor türlerinde ana unsur “At”tır. Atın semavi bir menşeiden geldiğine olan inançları Türklerin bu hayvana verdikleri değer ile yakından ilgilidir. (Eröz, 1983, s.35). Ata bağlı kültür, at kültürüne dayalı sportif aktiviteleri de ortaya çıkarmış, günümüzde Türkiye’de ve Türk dünyasında halen uygulanmakta olan Beyge, Oğlak kapmaca(Gökbörü/Buzkaşi), Gümüş kapma, Atlı Güreş, Kız Kovalama, Cambı Atma, Cirit ve Yorga/Rahvan at yarışları gibi çok sayıda atlı sporu miras bırakmıştır (Yıldıran, 1999, s.44).

Orta Asya Türklerinde çevgan ve gökbörü yoğun oynanırken, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde görülen cirit, ovalık ve dağlık kesimlerin oyunudur. Mısır’a da Osmanlı Türkleri tarafından götürülmüştür. Ciridin anlamı kabuğu soyulmuş hurma ya da ağaç dalıdır. Ciritteki değnek ve sopalara “ok” ya da “tahme” denir. Cirit hızlı koşturulan at üzerinden, rakibin fırlattığı ciritlere hedef olmaktan kaçınmak, onları havada yakalamak ve eldeki çöğen denen sopalarla savunmak şeklinde oynanır.
Türkler, Türklüğün yüksek vasıflarından birisi olan atıcılık hünerini, at üzerindeki binicilik hüneriyle bütünleştirmiş, atı ile olan uyumlu birlikteliği ile çeviklik becerilerini cirit oyunuyla sergilemiştir. Binlerce yıl boyunca devam ederek günümüze kadar gelen ve su ciridi, menzil ciridi, düğün ciridi, deri ciridi, ilkbahar ciridi gibi çeşitleri ile hala memleketimizde oynanan cirit, folklorumuzun çok önemli bir kültürel değeri olarak kabul edilebilir.


Eski Türklerin “ata sporu” sayılabilecek branşlardan biri de polo oyunu idi. Poloya “çöğen” adını veren Türkler, tahta çıkma törenlerinde bu oyunu oynardı. Göktürkler’in “gökbörü” adlı oyunlarını geliştirerek “atlı hokeye” çevirdiği “polo”nun “atası”, ismini atlıların elindeki “çöğen” adlı sopalardan almıştı. Çöğen’e bazı yörelerde Çöğan, çevgan, çevgen, bandal, tubuk ya da tepik denilmiştir. Tibetçe “pulu” “top” anlamına gelirken Türkler ise topa “tepük” demekteydi (Ülkütaşır, 1967, s.663).
Çöğen, ekseriya altışar veya dörder kişilik karşılıklı iki ekip halinde ve at üzerinde geniş ve düz bir meydanda oynanır. Çöğen denilen ucu eğri, çengelli ve sapı 1.30 cm. civarında olan bir değnekle oynanır. Oyundaki amaç, hakemin saha ortasında yere koyduğu topu (tepük), yarımşar saatlik devreler içinde karşı takımın kalesine sokarak veya muayyen hedefe isabet ettirerek fazla sayı yapabilmektir. İngilizler, çöğen (polo) oyununu XIX. yüzyılın ortalarında Hindistan’dan öğrenip, 1871 tarihinde ülkelerine götürmüşlerdir. Avrupa’da ilk defa 1872 tarihinde, İngiliz Ordusunda askerler tarafından oynanmıştır.


Türkistan’da, Kırgızlar ve Türkmenler arasında çok bilinen ve oynanan bu oyuna “gökböri”, “Kök-Börü”, ”Köp kûri”, “oğlak/ulak”, Afganistan’da “buzkaşi”, Kazaklarda “kökbar, kökpar” gibi adlar verilmektedir. Gökbörü oyunu, tüm Türk devletlerinde farklı bir şekilde oynanırsa da esas itibariyle kesilmiş ve içi temizlenerek dikilmiş bir oğlağı yerde veya havada yakalayıp bacakları ile onu eğeri arasına sıkıştırarak koşmaya başlayan oyuncuya rakip oyuncuların yetişerek oğlağı elinden almaya veya turunu tamamlamasını önlemeye çalıştığı bir atlı oyundur.


Atlı sporların en güzellerinden olan cirit ve çöğen, Türk sporcularının senelerce kanını kaynatan, büyük müsabakalarda halkın zevkle seyrettiği birer oyun olmuştur. Bu oyunlar Osmanlı ve Selçuk Türklerinde olduğu gibi Memlüklerde, Orta Asya ve Hint Türklerinde de çok sevilmiş ve yayılmıştır. Atlı ve hatta müzikli bir spor olan cirit, oynayanlara ve seyredenlere çok yüksek şevk ve heyecan veren son derece zor, yüksek idmana ihtiyaç gösteren bir oyundur. Bu vasıflar itibarıyla çöğen de ciritten aşağı kalmaz. Orta Asya Türklerinde beyge ve kökböri atlı spor nevilerinin en çok sevilenlerindendir (Kunter, 1938, s.49-50).

13. yüzyıl Türk Süvarisi
Türk Kültüründe At ve Binicilik Türk Kültüründe Atlı Sporlar
1 Cumhuriyet Öncesi Dönemde Binicilik Sporu

Cumhuriyet Öncesi Dönemde Binicilik Sporu

Binicilik sporu Osmanlı İmparatorluğu’na XX. yüzyılın başlarında Avrupa’dan gelmiştir. Avrupa’da binicilik sporunun doğuşu ise XV. yüzyılın sonlarına değin uzanır. Fransız saraylarında savaş talimi yapan şövalyeler arasında yapılan oyunlar ve yarışmalar bugünkü modern biniciliğin temelini atmıştır ve hızla bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Türkiye’ye modern anlamda biniciliğin gelişi ise, 1911 yılında Mahmut Şevket Paşa tarafından açılan binicilik okulu ile olur.


1908 Meşrutiyet’inden sonra, ordumuzun hayvan ihtiyacını gidermek ve yurdumuzdaki yerli at soyunu iyileştirmek amacıyla, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın isteği doğrultusunda bazı girişimlere başlanır. İstanbul İli’ndeki, at neslinin iyileştirilmesine yardımcı olmak amacıyla, “İstanbul Islah-ı Nesl-i Fürs Cemiyeti” adıyla bir dernek kurulur. Bu dernek, at soyunu iyileştirmek için depolar açıyor ve bu arada koşularda yaptırıyordu. Bu at yarışlarını/koşularını genelde İstanbul’da Veli Efendi Çayırı’nda düzenlerdi. 1916 yılında İstanbul’da kurulan “Sipahi Ocağı” da atçılığı kalkındırmak için çeşitli konularda çalışmıştır (Kahraman, 1995, s.644-655).


Mahmut Şevket Paşa, Fransa’ya yaptığı bir ziyaret esnasında Saumur Binicilik Okulu’nu görür, bu okulun benzerini kurmak için İstanbul’a dönüp çalışmalara başlar. Bu çalışmaların sonucunda 1911 yılında Bakırköy’de kiralanan bir binada “Süvari Binicilik ve Tatbikat Okulu” (Sv.Bnc.Tatb.Ok.) adı altında bir okul açar. İlk dönemde okul müdürlüğüne Almanya’dan Yb. Bob isminde bir binicilik uzmanı getirir. Bu okulda ilk yıllar sportif binicilikten çok, askeri amaca yönelik bir binicilik sistemi uygulaması yapılır (Sv.Bnc.Tatb.Ok.Br., 1943, s.59). Fakat bu okul ilk kuruluş yılındaki birçok noksanlıkları nedeniyle hedefine ulaşamaz. Okuldaki araçların noksan oluşu ve okulun birinci devresini tamamlayarak ikinci devre hazırlıklarıyla uğraşırken, Balkan Harbi’nin başlaması, doğal olarak çalışmaların durmasına neden olur. Balkan Harbi’nden sonra, okul yeniden kurularak canlanmaya başlar. Müdürlüğüne Alman Yb. BOB’un yardımcısı olan süvari Bnb. MAHMUT getirilir. Okul, pek az süre Davutpaşa Kışlası'nda kaldıktan sonra, Orhaniye'de ki pavyonlara taşınır. Burası da amaca uygun olmadığından, iyi bir okul binasının yapılması için, okul müdüriyetinin isteğine başvurulur. Ancak bu sırada Bnb. MAHMUT’un okul müdürlüğünden ayrılması üzerine, yerine Bnb. ESAT tayin edilmiştir. Daha sonra, İstanbul Valisi olan merhum General ESAT, ilk iş olarak okulu Haydarpaşa'da, yeni inşa edilmiş olan Şimendifer Taburu Kışlası’na naklettirir ve büyük uğraşlarla okulun gereksinmelerini gidermeye çalışır. Bu arada, Çifteler tay deposundan birçok genç (remont) at, terbiye için okula getirilmiş ve eğitimlerine başlamıştır (Temurlenk, 2000, s.11).


Okulu ziyaret eden, Heyet-i İslâhiye Reisi Alman General Liman Von SANDERS’in önerileri üzerine, süvari Yb. Fon LAVFER’in Okul Müdüriyetine tayini yapılır. Bnb. Esat ise okul müdür yardımcısı olarak kalır. LAVFER, Alman ordusunda sportif binicilikten çok askeri binicilik alanında uzmanlaşmış, değerli bir subay olarak bilinir. At bakımı fikrinin yerleştirilmesi için de, ahır komutanı olarak Almanya’dan Koter isminde bir astsubay uzman getirilir. Böylece ahırlarda ki sağlık, temizlik, bakım ve düzen yüksek bir duruma çıkartılmaya çalışılır. Okul birkaç devreden sonra düzenli ve iyi çalışmaları sonucu Binicilik Okulu denebilecek duruma gelmek üzereyken Birinci Dünya Savaşı seferberliği başlar. Bu nedenle, binicilik okulunun bu iyi duruma gelen yaşamına son verilir. Bu devrede temel ve iptidai binicilik üzerinde durulduğundan yüksek biniciliğe geçilememiş, eldeki atlar da genç olduğundan, atların yetiştirilmesiyle binicilerinin oturuşlarının düzeltilmesi ile yetinilmiş ve Birinci Dünya Savaşının başlaması ile personeli kıtalara gönderilen okul, 1914 yılında kapanmıştır (Süvari Yarışma Gr. Br, 1967, s.5).

 

1914-1918 yılları arasında kapanan okul, 1919-1921 yılları arasında Abidinpaşa (ANKARA) sırtlarındaki askeri tesislerde, Sakarya Muharebesi için süvari talimgahı olarak görev yapar. 1922 yılında ise Büyük Taarruz’dan önce Konya Ilgın’da İsmet İnönü’nün emri üzerine Bnb.Kurtcebe NOYAN komutasında, üstün başarılar kazanmış subaylar yetiştiren bir binicilik okulu açılmıştır. Fakat bu okul da savaş sonrası kapatılır (Temurlenk, 2000, s.11). Her ne kadar bir okul açılsa da Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu durum Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı ve takip eden yıllardaki Kurtuluş Savaşı nedeniyle okul defaten kapatılıp yeniden açılır, fakat sportif anlamda binicilikten çok süvari talimgâhı olarak hizmet eder. Dolayısı ile Cumhuriyet döneminden önce modern anlamda binicilik sporunun temelleri yurdumuzda atılmaya çalışılmış fakat o an için Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu siyasi durum ülkenin sürekli savaşlara sürüklenmesine sebep olmuştur. Binicilik sporu orduya bağlı süvari birliklerinde yerleştirilmeye çalışıldığı için, bu birliklerin savaşa yönelik talimleri ve bizzat katılımları nedeniyle istenilen seviyeye ulaşılamamıştır.
Birbiri ardına gelen savaşlar, sadece binicilik eğitiminin istikrarlı bir şekilde yapılmasını engellememiş aynı zamanda binicilik sporunun ana unsurlarından olan at üretimi, neslin korunması ve ıslahını da olumsuz olarak etkilemiştir. Yüzyıllar boyunca tüm dünyaya at ihraç eden Türk devletleri, Osmanlının çöküşe başlamasıyla birlikte at üretiminde önce durgunluk dönemine girmiş, bilahare ihtiyaca binaen at ithalatına başlamıştır.
Cumhuriyet devrine Türk atçılığı, muhtelif sebeplerle pek fena bir durumda girmişti. Milli ekonomimizde önemli rolü olan hayvan servetimizin bu sahadaki kalkınmada oynayacağı önemli vazifeyi takdir eden milli hükümet, Cumhuriyetin ilanından önce intihabat esnasında yayımladığı dokuz madde arasında hayvan yetiştirme ve ıslah işlerine önemli bir yer ayırmıştır. Bu suretle Cumhuriyetin kuruluş anlarından itibaren Devlet programı arasında at yetiştiriciliğinin ilk temeli bu suretle atılmıştır (Akdoğan, 1958, s.41). Ülkemizde modern anlamada binicilik sporunun fikri hazırlıkları bu dönemde atıldığı için yeterli seviyede olmasa da mevcut bilgi birikimi ile at ve binici yetiştirilmesi sağlanmıştır. Bunlar, Cumhuriyet Dönemi biniciliğinin altyapısını oluşturma açısından büyük önem arz eder.

2 Cumhuriyet Sonrası Dönemde Binicilik Sporu ve Olimpik Gelişimi
1931 Balkan Olimpiyatı Üç Günlük Yarışmaları
1932 Nice Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1933 İstanbul Uluslararası Üç Günlük Yarışmaları
1934 Viyana Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1935 Nice, Aachen, Budapeşte, Viyana Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1936 Berlin Olimpiyat Oyunları
1936 Viyana, Aachen Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1937 Roma, Paris, Londra Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1938 Nice, Roma, Varşova Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1939 Nice ve Roma Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1948 1 Londra, Rotterdam Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1948 2 Londra Olimpiyat Oyunları

Cumhuriyet Sonrası Dönemde Binicilik Sporu ve Olimpik Gelişimi

Balkan Savaşı, 1nci Dünya Savaşı, arkasından Kurtuluş Savaşı nedeniyle, Türkiye'de atlarda görülen azalma, Cumhuriyet döneminde atçılığı ve biniciliği olumsuz yönde etkilemiş, dolayısıyla zorunlu olarak dışarıdan at alımları her yıl düzenli yapılmıştır. Ancak, "Türk Binicilik Ekibi'nin Türk kanı atlarla yarışmalara katılması" ile ilgili çalışmalara, dönemin Başbakanı Sayın İsmet İNÖNÜ’nün direktifleriyle büyük bir hız verilmişti. "Dünya Biniciliğinde başarılı olmak için nasıl atlar gerekiyor?" sorusuna çözüm için 1924 yılında kurulan Karacabey Harasının araştırmalarına, 1941 yılında Fransa Askeri Ataşesi ve yıllardır Türkiye'de öğretmenlik yapan Alb. F. Albert TATON'nun da katılımlarıyla devam etmiştir. Sert, cesur, akıllı, ancak küçük ve eski iyi Türk kanı atların, iri Macar Nonnius, Arap ve İngiliz safkanlarıyla karıştırılmasından çağdaş biniciliğe elverişli "Karacabey Yarım Kan" ırk çalışmaları meyvelerini 1970 yıllarında vermeye başlamışken bazı acele ve olumsuz raporlar nedeniyle ne yazık ki bu çalışmalar bırakılmıştır. Dolayısıyla yeniden dışa bağımlılığımız söz konusu olmuştur (Temurlenk, 2000, s.13). Karacabey harasının açılmasını müteakip, 1927 yılında Başvekil İsmet Paşa’nın yardımları ile Yarış ve Islah Encümeni tarafından açılan Karacabey Binicilik Mektebi, haralar, aygır depoları için mütehassıs seyis binici, hayvan mürebbisi, teşkilat memuru, ahırcıbaşı ve jokey adayları yetiştirme çalışmalarına başlamıştır (Halil, 1933, s.5).
Süvari Binicilik ve Tatbikat Okulu, 1925 yılında İstanbul Orhaniye’ye taşınmış, müdürlüğüne Kurtuluş Savaşı’nda 1.Sv.Tüm.K.Alb Mehmet Ali Menkü getirilmiştir (Emiroğlu, 2003, s.235). Bu dönemlerde okulun noksanlıklarını gören süvari müfettişi General Sami SABİT'in raporlarıyla Fransa Saumur Le Cadre Noir Binicilik Okulu'na 1925 yılında Yzb. Tahsin YAZICI ve Yzb. Avni BAĞNA, İtalyan Binicilik Okulu'na (Pinerolo Tordo Quinto) ise 1928 yılında Yzb. Ömer Vehbi SAVAŞER ve Ütğm. Avni Bey (İtalyan Avni) kursa gönderilir. Ayrıca Saumur Binicilik Okulu'na Ahmet NURİ Bey, Hannover (Almanya) Binicilik Okulu'na Yzb. Ziya BORA (1937-1939) gönderilerek, bu okullarda eğitim ve öğretim görürler. Bunlar yurda döndüklerinde uzun süre Binicilik Okulu'nda öğretmenlik yaparak çok değerli binici subaylar yetiştirmişlerdir. İstenilen gerçek binicilik okul yaşamı ve sportif binicilik bu dönemlerde başlar (Sv.Bnc.Tatb.Ok. Br., 1943, s.21).
1927 yılının sonlarında Orhaniye’deki binicilik okulu Pangaltı’daki Harbiye Okulu Binasının Hünkâr Dairesine nakledilmiş, kapalı ve açık manejlerle Sipahi Ocağı’nın bir kısmı da okula verilmiştir. Bu arada yüksek at terbiyesi ve konkurhipik çalışmalarının temeli atılmış, Türk biniciliğinin namını dünyaya tanıtan binici ve atlar bu dönemde yetişmişlerdir (Süvari Yarışma Gr. Br, 1967, s.5).
1927 yılında Fransa'dan Bnb. FAVUER adında bir binicilik uzmanı getirtilir. Ülkesinde değerli ve deneyimli bir öğretmen olmasına karşın oldukça yaşlı olan FAVUER, engel atlayışları ve zorlu arazi binişleri gibi, günün binicilik isteklerine uygun öğretim ve eğitim yaptıramaz. Ancak, süvari gösteri çalışmalarına büyük katkısı olmuştur. FAVUER, Binicilik Okulu'nda iki yıl kaldıktan sonra 1928 yılında ülkesine döner. Açılan kurslarda Bnb. Esat CAN, Yzb. Tevfik KILIÇ, Tavap TARZİ, Bnb. Behzat BEY, Alb. Ekrem RECEP ve Feyzullah DOĞAN gibi subaylar yüksek binicilik bilgisi alarak, Binicilik Okulunda yüksek at terbiyesi ve atlama çalışmalarının temelini atarlar. Bnb. FAVUER'den sonra yüksek seviye binicilik öğretmeni arayışına giren okul, Saumur/Fransa Binicilik Okulu ile temasa girmiş ancak sonuç alamamıştır. O dönemde Suriye'de görev yapan Ütğm. F. Albert TATON Türkiye’de çalışmaya gönüllü olmuştur.1928 yılında göreve başlamıştır (Hiçyılmaz, 1974, s. 149). Bu dönemde yetişen subaylar arasında özellikle yüksek yetenek gösteren, Türk Bayrağını uluslararası yarış alanlarında dalgalandıran ve Türk Biniciliğinin adını dünyaya tanıtan Yzb. Kılıç TEVFİK, Ö.Vehbi SAVAŞER, İtalyan Sarı Avni, Sami YANARDAĞ, Ziya BORA, Avni BAĞNA, Cevat KULA, Tğm. Saim POLATKAN, Sadettin EROKAY, Eyüp ÖNCÜ, Cevat GÜRKAN ve daha birçok değerli biniciler yetişmiştir. TATON Uluslararası binicilik yarışlarına katılma amacıyla yukarıda sözü edilen ekip subayları ile birlikte Tğm. Fahri İLHAN, Hamdi BARLAS, Avni KARACA, İhsan AKAL, Kudret KASAR ve daha birçok binici adayını 2nci Dünya Savaşı başlamasına kadar çalıştırır. Süvari Okulu’nda çalıştığı dönemde hem kendisini, hem de Türk süvari subaylarını yetiştiren TATON, 1941 yılında Alb. Olana dek Süvari Okulu’nda çalışmış, aynı zamanda Fransa Ataşesi görevini de yürütmüştür. Yabancı öğretmenlerin en iyisi olarak ve yıllarca ülkemizde görev yapan TATON, Saumur Le Cadre Noir Binicilik Okulundan mezun ve okulun gösteri takımıyla gösterilere çıkan sıradan bir binici iken Suriye'ye öğretmen olarak gider, Türkiye'nin Fransa Binicilik Federasyonu aracılığıyla öğretmen istemesi ve hiç bir uzman öğretmenin istekli olmamasını iyi değerlendirerek Suriye'den Türkiye'ye gelir. Biniciliğin atlama branşını kitaplardan okuyarak ve ülkemizde sağlanan geniş olanaklardan yararlanarak burada öğrenmiştir. At alımı için ikna edilemeyen büyüklerin, TATON'a güvenerek rıza göstermeleri ekibe en büyük yararı sağlamıştır. Fransız çalıştırıcı TATON ve yurt dışına binicilik kurslarına gönderilen subaylarımızın gelişiyle birlikte sportif binicilik çalışmalarına başlanan okulda, Kur.Yb.Cevat BİLGİŞİN komutasında yarışmalara katılmak üzere bir takım oluşturulur.

1930 Yılı Süvari Okulu Binicilik Takım Kadrosu

Okul Komutanı: Kurmay Yarbay Cevat Bilgisin

Komutan Yardımcısı: Kurmay Yarbay Saim Önhon

Emir Subayı: Binbaşı Sami Yanardağ (Aynı Zamanda Binici)

Öğrenci Gr. A.: Bnb. Esat Can

Genç At Bölük Komutanı: Yzb. Tevfik Kılıç

Çevirmen: Yzb. Tavap Tarzi

Öğretmenler:

Ütğm. Avni Bağna (Fransa Saumur Binicilik Okulu Mezunu)

Ahmet Nuri Bey (Fransa Saumur Binicilik Okulu Mezunu)

Yzb. Tahsin Yazıcı (Fransa Saumur Binicilik Okulu Mezunu)

Yzb. Ömer Vehbi Savaşer (İtalya Binicilik Okulu Mezunu)

Ütğm. Avni Bey (İtalya Binicilik Okulu Mezunu)

Yzb. Ziya Bora (Almanya Binicilik Okulu Mezunu)

Biniciler:

Yzb. Cevat Kula

Tğm. Cevat Gürkan (Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayından atandı)

Tğm. Eyüp Öncü (Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayından atandı)

Tğm. Saim Polatkan

Tğm. Cevat Mustafa

Tğm. Selahattin Salih

Tğm. Cevat Besneli

Bu kadro, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunlarına gelene kadar hazırlık amacıyla birçok yarışmalara iştirak etmiştir. 1931 yılında Bulgaristan’dan gelen bir davet Türk binicilerini hayli heyecanlandırmıştı. O tarihlerde henüz Uluslararası Binicilik Federasyonuna üye bulunmadığımız için uluslararası yarışmaların dışındaydık. Ancak ne var ki; Balkan Oyunları ile Balkan Paktı’nın en hareketli bir döneminde Bulgaristan’dan alınan davet haklı olarak heyecana yol açmıştı. Bulgarlar, çeşitli spor temasları arasında Türk binicileriyle bir dostluk karşılaşması yapmak istemişlerdi ve Türk binicilik ekibini Sofya’ya çağırıyorlardı. Bu Türk binicilik tarihinin ilk uluslararası teması olacaktı (Atabeyoğlu, 1998, s.53).

1931 Balkan Olimpiyatı Üç Günlük Yarışmaları: 2–4 Ekim 1931 tarihlerinde gerçekleşen üç günlük yarışma müsabakalarında Türk binicileri, bu ilk uluslararası temasta tahmin edilenden daha başarılı olmuşlardır. Yzb. Cevat KULA ferdi sıralamada “Akın” isimli atıyla üçüncülüğü kazandığından uluslararası bir yarışmada Türk bayrağını şeref direğine çektiren ilk Türk süvarisi olmuştur (Temurlenk, 2000, s.105-106). Aynı yarışmalarda ekibimiz ikinci oluştur.
Türkiye, 1932 yılında Uluslararası Binicilik Federasyonu’na üye kabul edildikten sonra binicilik dünyasının bütün uluslararası yarışmalarının kapıları da Türk atlarına açılmıştı. Binicilik tarihimizde pek önemli bir yeri olan bu ilk döneme giriş, binicilerimizi daha sıkı ve daha sistemli bir çalışma temposuna sokmuştu. Cevdet BİLGİŞİN Bey, yurt dışında bir varlık gösterebilmemiz için, yurt dışındaki en son metotlarla çalışmamız gerektiğine inanan kimseydi. Modern binicilik metotlarını Türkiye’ye sokan kişi olarak da tanınan öğretmen Albert TATON da bu konuda okul müdürünü içtenlikle desteklemekteydi (Atabeyoğlu, 1998, s.57).
Atatürk’ün 1931 Sofya yarışmalarını kastederek “Balkanlara sıkışıp kalmamalı, hedef Balkanlar değil, Avrupa ve Dünya olmalıdır” direktifleri doğrultusunda, Uluslararası Binicilik Federasyonu’nun yarışmalar takvimi dikkate alınarak binicilik ekibimizin olimpiyatlar hedefine yönelik Avrupa ülkelerini kapsayan müsabaka programlarına iştirak etmeye başladığını görüyoruz.

1932 Nice (Fransa) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Tğm. Saim POLATKAN, 17 Nisan’da başlayan müsabakaların ilk günü “Büyük Oteller Mükâfatı” yarışmasında “Kısmet” isimli Karacabey Harası’nın yetiştirdiği Türk Atı ile 36 yarışmacı arasından 2nciliği elde etmiştir. “Belçika Süvarisi Armağanı” yarışmasında aynı atla 3ncü olmuştur “Milletler Mükâfatı” takım yarışmasında Yzb. Tevfik KILIÇ “Goliat” ile, Yzb. Ziya BORA “Aşina” ile, Yzb. Cevat KULA “Akın” ile, Tğm. Saim POLATKAN “Ceylan” ile 8 takım içerisinden 7nci olmuştur (Temurlenk, 2000, s.98-107).
Binicilerimizin önemli rakiplerle yaptığı bu ilk karşılaşmasında böylesine parlak sonuçlar alması yurtta bir bayram havası estirdi. Başta Gazi, ordu mensupları ve bu asil spora gönül veren bir avuç atsever, genç binicilerimizi yere göğe koyamıyorlardı. Hele Gazi, kazanılan başarılara ve alınan sonuçlara o kadar çok sevinmişti ki, Tğm.Saim POLATKAN’a kendi tavlasında yetiştirilmiş “Çankaya” adlı yarımkan İngiliz tayını, hem de iki yıllık yem masrafıyla birlikte hediye etmişti. Böylece Tğm.Saim POLATKAN, bizzat Atatürk’ün ödüllendirdiği ilk Türk sporcusu olarak spor tarihimize geçmiş oluyordu (Tutel, 1998c, s.18).


1933 İstanbul Uluslararası Üç Günlük Yarışmaları: Bulgaristan ve Türkiye arasında yapılan bu yarışmalarda, Yzb.Cevat KULA, Tğm.Saim POLATKAN, Ütğm.Eyüp ÖNCÜ, Bnb.Sami YANARDAĞ’dan oluşan Türkiye Üç Günlük Yarışma Milli Takımı, takım halinde 1nciliği elde ederken bireysel sıralamada 2, 4, 5 ve 6.lık derecelerini kazanmıştır.


1934 Viyana (Avusturya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 1934 yılında Türk Binicilik Ekibi üçüncü yurt dışı sınavını Viyana’da vermiştir. Eylül ayında yapılan müsabakalara Kafile Başkanı: Tümgeneral Mürsel BAKÜ, Ekip Şefi: Kurmay Yb. Cevdet BİLGİŞİN, Antrenör: Albert TATON, Yarışmacılar: Yzb. Cevat KULA, Tğm. Saim POLATKAN, Ütğm. Cevat GÜRKAN, Tğm. Sadettin EROKAY, Ütğm. Eyüp ÖNCÜ şeklinde iştirak edilmiştir.


30 Eylül 1934 tarihinde icra edilen Viyana Konkurhipiklerinde, genel sıralamada Türk ekibi 4üncü sırada yer almış, Ütğm. Cevat GÜRKAN “Güdük” isimli atıyla ferdi 6ncılık elde etmiş, “Milletler Mükâfatı” yarışmasında aynı binici, aynı atıyla oldukça başarılı bir yarışma çıkartmış ve takım 5inciliğinde büyük payı olmuştur (At Dergisi, 1934, s.11-13).


1935 Nice (Fransa), Aachen (Almanya), Budapeşte (Macaristan), Viyana (Avusturya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 1935 yılında Milli Binicilik Ekibi sırasıyla Nice, Aachen, Budapeşte ve Viyana Engel Atlama yarışmalarına katılmıştır. Bu yarışmaların bir özelliği, Milli Binicilik Ekibinde bir bayan binicinin yer almasıdır. Bu binici, Süreyya (İlmen) Paşa’nın kızı Melahat (Aksel) Hanım’dır. Bu büyük turneye Melahat Hanım kendi maddi imkânlarıyla katılmış, sadece Budapeşte’deki müsabakalara dâhil olmuştur.
Türk ekibi bu yarışmalara; Kafile Başkanı: Kurmay Alb. Cevdet BİLGİŞİN, Ekip Şefi: Kur. Yb. Saim ÖNHON, Antrenör: Yzb. Albert TATON, Yarışmacılar: Yzb. Cevat KULA, Ütğm. Saim POLATKAN, Ütğm. Cevat GÜRKAN, Ütğm. Eyüp ÖNCÜ şeklinde katılmıştır. İlk müsabakalar Nice Uluslararası Engel Atlama yarışmaları olmuştur. Bu turnuvada, “Pierre Gautier Ödülü” yarışmasında Ütğm. Saim POLATKAN “Yalçın” ile ferdi 2ncilik kazanmıştır. “İspanya Süvarisi Mükâfatı” takım yarışmasında takım halinde 3üncülüğü, Türk ekibi kazanmıştır. “Milletler Ödülü” takım yarışmasında Türk takımı 11 ekip arasında 4üncü olmuştur.
Ütğm. Saim POLATKAN ve meşhur atı “Kısmet” önemli bir müsabaka olan “Nice Büyük Oteller Mükâfatı” yarışmasında, 94 atın arasında 6ncı sırada yer alması Türk binicisi ve Türk atı için oldukça mükemmel bir başarıdır. “Portekiz Süvarisi” yarışmasında Ütğm. Saim POLATKAN “Yalçın” ile Ütğm. Cevat GÜRKAN “Ceylan” ile beraber 7nci olmuşlardır. “Belçika Süvarisi Ödülü” müsabakasında Ütğm. Saim POLATKAN “Kısmet” isimli atıyla 8inci olmuştur (Temurlenk, 2000, s.114-122).
İkinci müsabakalar Almanya’da Aachen Uluslararası Konkurhipikleridir. “Rhin Ödülü” müsabakasında Ütğm. Saim POLATKAN ve atı “Kısmet” 66 atın katıldığı yarışmada 1nciliği alması büyük bir başarıdır. “Laurensberg Ödülü” yarışmasında Yzb. Cevat Gürken “Çapkın” isimli atıyla 42 yarışmacı arasında 3üncülüğü “Akın” ile 6ncılığı almıştır. “Milletler Mükâfatı” takım yarışmasında Türk akımı beş millet arasından 4üncü olmuştur (Hiçyılmaz, 1974, s. 149).

Üçüncü müsabakalar Budapeşte Uluslararası Konkurhipikleri olmuştur. Yarışma gününden bir gün önce kafilenin Budapeşte ulaşması, biniciler ve atların yol yorgunu olmasına neden olmuştur. Buna rağmen 51 atın katıldığı 1.50 m yüksekliğinde engellerden oluşan parkur ile koşulan “Tuna Mükâfatı” müsabakasında Ütğm. Eyüp ÖNCÜ “Serkeş” isimli atı ile 1nciliği alırken, Ütğm. Saim POLATKAN “Çakal” isimli atıyla 3üncü olmuştur. “Atlı Sırık Müsabakası”nda Yzb. Cevat KULA “Çapkın” ile 25 binici arasından 6ncı olmuştur. “Milletler Mükâfatı” yarışmasında Türk takımı dört takım arasından 4üncü olabilmiştir. Milli takım ile kafilede bulunan Melahat Aksel isimli binicimiz Budapeşte müsabakalarında yarışmış, ancak önemli bir derece elde edememiştir (Temurlenk, 2000, s.131-135).
Budapeşte’den sonra Viyana Uluslararası Engel Atlama Yarışmalarına katılmak maksadıyla binicilik ekibi Viyana’ya gitmiştir. Bu müsabakalarda elde edilen en iyi derece, Ütğm. Saim POLATKAN’ın “Yalçın” isimli atıyla 2.00m.lik derecesi ile Yüksek Atlama Şampiyonluğudur. “Arkadaşlık Mükâfatı” yarışmasında “Atınıza Bir Şans Verin” isimli kitabın yazarı Macar binici Ütğm A.L.D’ENDRODY’ün Türk atı “Akın” ile 1nci olması Türk Ekibi için başka bir gurur kaynağıdır. “Viyana Büyük Mükâfatı” yarışmasında Ütğm Eyüp ÖNCÜ “Serkeş” ile 3üncü, Ütğm Saim POLATKAN “Yalçın” ile 9uncu olmuşlardır. “Milletler Mükâfatı” takım yarışmasında Türk takımı beş millet içerisinden 4üncü olabilmiştir (Temurlenk, 2000, s.136-141).

1936 Berlin Olimpiyat Oyunları


Berlin Olimpiyatı öncesi hazırlıklarını sürdüren Milli Binicilik Ekibinin çalışmalarını kontrol maksatlı Birinci Ordu Müfettişi, Kurtuluş Savaşı’nda Beşinci Süvari Kolordusu Komutanı Orgeneral Fahrettin Altay, Harbiye’deki çalışmalarını izlemiş, gördüklerini TBMM Başkanlığına, Başbakana, Ordu Müfettişliklerine ve Cumhurbaşkanlığı Baş Yaverliğine bir mektupla anlatmıştır. Çalışmada yarışmaya gidecek biniciler ve atlar kendi aralarında bir müsabaka yapmış, bu müsabakanın sonuç belgesi de gönderdiği mektuba eklenmişti.

18 ülkenin katıldığı müsabakalar sonucunda engel atlama ve 3 günlük yarışma branşlarında her iki takımımız elemine olmuş, fakat Yzb. Cevat KULA “Çapkın” ile ferdi 6ncı, Ütğm. Saim POLATKAN “Çakal” ile ferdi 27nci olmuştur (Bericht, 1936, s.917-918).

Olimpiyatlarda yarışan binicimiz Saim POLATKAN bu yarışmalara yönelik anılarında şunları yazmıştır: “Uluslar Engel Atlama Yarışmasında Ütğm. Cevat GÜRKAN “Güdük” ile son engelden önce ki üçlü kombine engele (Tribli) gelişinde ikinci elemanda durur. O dönem kural gereği birinci elemanın arkasında, yani iki eleman arasındaki mesafeden ikinci elemana yeniden gelerek atlaması gerekmektedir. Döner ve bir daire yaparak ikinci elemanı da geçer ve yarışmayı 21 ceza puanıyla bitirir. Ancak uzun süre sonuç açıklanmaz. Hakemlerden ikisi yapılan dairenin volt (yani ikinci duruş), diğer iki hakem ise atını yeniden engele gelmek için ve engele doğrultmaksızın bir hazırlık olduğunu ileri sürerek hata olmadığını ileri sürerler. Sonuçta Başhakemde aleyhte karar verince 3 karşılık 2 hakem kararıyla elemine edilir. Dolayısıyla Türk takımı, dördüncü olabileceği Olimpiyat Oyunlarından elemine edilmiş olur” (Polatkan, 1965, s.2). Üç Günlük Yarışmada ise, Ütğm. EROKAY "Akın" ile çok iyi yarışmalar çıkararak son günkü Engel Atlama Bölümünde iyi bir parkur yaparak alandan çıkar; ancak, bitiş çizgisinden geçmeden alanı terk ettiği için. Olimpiyat ödülü alacağı bir yarışmadan böylece elenmiş olur. Netice itibarıyla binicilerimizin olimpiyat müsabakalarındaki muvaffakiyetleri böylece sınırlı kalmıştır. Bunun da sebebi atlarımızın fiziksel ve zihinsel olarak yetersiz oluşudur. Takımın Berlin’de iki atının apansızın ıskartaya çıkması ve sonra da atların zaten kıymetsiz bulunuşu subaylarımızın daha iyi neticeler almalarına mani olmuştur (Hemşehri, 1936, s.88).


1936 Viyana (Avusturya), Aachen (Almanya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Berlin Olimpiyatından sonra Binicilik Ekibi, Viyana ve Aachen’daki Engel Atlama yarışmalarına katılmak maksadıyla yurtdışına çıkmıştır. Binicilik Ekibinin kadrosu şu şekildedir:

Ekip Şefi: Kurmay Yarbay Saim ÖNHON

Antrenör: Albert TATON

Biniciler:

Yzb. Cevat KULA

Yzb. Cevat GÜRKAN

Ütğm. Sadettin EROKAY

Ütğm. Bedri İLHAN

Ütğm. Eyüp ÖNCÜ


İlk gidilen yer, Viyana Uluslararası Engel Atlama Yarışmalarıdır. Yzb. Cevat KULA “Çapkın” ile “Viyana Şehri Ödülü” ferdi 2nciliği, Yzb. Cevat GÜRKAN “Güdük” ile “Stephansturm Ödülü” ferdi 3ncülüğü kazanmışlardır. Türk binicileri takım olarak “Uluslar Kupası Ödülü” yarışmasında 6 yarışmacı ülke arasında 4üncü olmuştur. Almanya Aachen’da ise “Aachen Şehri Mükâfatı” yarışmasında Ütğm. Saim POLATKAN “Çapkın” ile 8nci, “Laurensberg Mükâfatı yarışmasında Ütğm. Saim POLATKAN “Yalçın” ile 11nci Yzb. Cevat GÜRKAN “Güdük” ile 12nci olmuşlardır. Bu yarışmalarda Türk binicileri takım olarak “Milletler Mükâfatı” yarışmasında on yarışmacı ülke arasında 6ncı olmuştur.


1937 Roma (İtalya), Paris (Fransa), Londra (İngiltere) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Yarışmalara katılan kafilemiz; Kafile Başkanı: Tümg. Şemsettin TANER, Ekip Şefi: Kur. Yb. Saim ÖNHON, Çalıştırıcı: Yzb. Albert TATON, Biniciler: Ütğm. Saim POLATKAN, Yzb. Cevat GÜRKAN, Ütğm. Eyüp ÖNCÜ, Yzb. Cevat KULA, Veteriner: Bnb. Saadettin KARAKAŞ şeklindedir. Roma ve Paris’te yapılan yarışmalarda takım halinde 5ve 7ncilik elde eden ekibimiz çeşitli ferdi dereceler almış, Londra’da ise takım halinde 7nci olmasına karşın ferdi yarışmalarda Ütğm. Eyüp ÖNCÜ “Ünal “ile “Kral V. George Ödülü 1. Ayak” 1nciliği, “Şahin” ile 2.10m. atlayarak “Yüksek Atlama Ödülü” ferdi 2nciliğini kazanmıştır.


1938 Nice (Fransa), Roma (İtalya), Varşova (Polonya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 1938 yılında yapılan bu yarışmalara Kafile Başkanı: Kur. Alb. Saim ÖNHON, Çalıştırıcı: Albert TATON, Biniciler: Yzb. Cevat GÜRKAN, Yzb. Eyüp ÖNCÜ, Yzb. Cevat KULA, Ütğm. Saim POLATKAN, Ütğm. Avni KARACA, Ütğm. İhsan AKAL, Ütğm. Hamdi BARLAS, Ütğm. Kudret KASAR, Veteriner: Bnb. Saadettin KARAKAŞ şeklinde katılmışlardır. Nice’de yapılan yarışmalara Yzb. Cevat GÜRKAN, Yzb. Eyüp ÖNCÜ, Yzb. Cevat KULA, Ütğm. Saim POLATKAN iştirak etmiş olup, takım halinde “Polonya Ordusu Uluslar Ödülü” nü kazanmışlar, başta 2, 3 ve 4üncülük olmak üzere birçok ferdi derece elde etmişlerdir (Tutel, 1998c, s.19). Roma Uluslararası Engel Atlama Yarışmalarının 13. yılının en önemlisi olan Mussolini Uluslar Altın Kupası yarışmalarında, Türk süvarilerinin rakipleri, dünya biniciliğinde söz sahibi Almanya, İtalya, İrlanda ve Romanya idi. Otoritelerce Almanya, İtalya ve İrlanda arasında birincilik için büyük bir çekişme olacağı düşünülürken Türk ekibi, on binlerce seyirci önünde mükemmel bir yarışma çıkararak Mussolini Uluslar Altın Kupası’nı, ikinci dünya savaşı öncesi tüm Akdeniz kıyılarında gözü olan İtalya cumhurbaşkanı Duçe Mussolini’nin elinden bizzat alarak, hem ona iyi bir ders vermiş, hem de yüce önder Atatürk tarafından “Beni bahtiyar ettiniz. Hepinizin gözlerinden öperim.” ifadesinin yer aldığı tebrik telgrafını alma onuruna erişmişlerdir.

Türk binicilik tarihinin muhakkak ki en parlak sayfasını 1938 yılında Roma (İtalya) şehrinde yapılan “Mussolini Uluslar Altın Kupası” teşkil eder. Hala hatıraları yankılar yapan bu kupanın başarılı ekibi ve atları şu şekildedir (Süvari Yarışma Gr. Br, 1967, s.11):

Ekip Şefi: Kur.Alb.Saim ÖNHON
Yarışmacılarımız:
Yzb. Cevat KULA, GÜÇLÜ isimli atı ile
Yzb. Cevat GÜRKAN, YILDIZ isimli atı ile
Yzb. Eyüp ÖNCÜ, ÜNAL isimli atı ile
Ütğm. Saim POLATKAN, ÇAKAL isimli atı ile

Yarışmalarda ayrıca Yzb. Cevat KULA “Güçlü” ile “Kral Büyük Ödülü” ferdi 2nciliği, Ütğm.Cevat GÜRKAN “Yıldız” ile ferdi 3ncülüğü kazanmışlardır.


3 Mayıs 1938 günü Ulus Gazetesi bu zaferi okuyucularına şöyle duyurmuştur: “Mussolini Uluslar Altın Kupası yarışmasında Türk ekibi adını tarihe yazdıracak bir başarıya imza atmıştır. Türk Binicilik camiasının günümüzde elde ettiği en büyük başarıdır. Yzb. Cevat KULA “Güçlü” ile, Yzb. Cevat GÜRKAN “Yıldız” ile, Yzb. Eyüp ÖNCÜ “Ünal” ile, Ütğm. Saim POLATKAN “Çakal” ile bu başarıyı elde etmiştir Yarışmada Mussolini de hazır bulunmuş ve kendi elleriyle adını taşıyan Altın Kupayı Türk Ekip Şefi Albay Cevdet BİLGİŞİN'e vermiştir. Şeref direğine Türk Bayrağı çekilmiş ve şiddetle alkışlanmıştır. Ekibimizin bugüne kadar katıldığı bütün yarışmalarda elde ettiğimiz en büyük sonuç. Bununla ne kadar onur duysak azdır. Dünyanın en büyük binicileri ve atların katıldığı bu yarışmada Türk ekibinin büyük farkla elde ettiği başarıyı iletirken ölçüsüz onur duyuyoruz. Bu yıl Roma yarışmalarına en fazla katılan ülke Türk ekibidir. Türkler 16 atla yola çıkmışlardı, Almanlar 39, diğer ülkelerden de en azı 27 atla gelmişti. Bütün alçak gönüllü kadrosuna ve vasat atlarına karşın Türk subaylarının parlak sonucu, biniciliğin Türklerin ulusal sporu olmasına bağlayabiliriz. Bu Türk Subaylarının yabancı ülkede, özellikle uluslararası yarışmalarda Bayraklarının şerefini korumak ve direkte dalgalandırmak için ne büyük bir azimle çalıştıklarını eklemek gerekir” (Ulus Gazetesi,1938, s.1).

 

Alman Gazetesi Frankfurter ZEITUNG, 30 Mayıs 1938 tarihli "ALTIN KUPA VE TÜRK ZAFERİ" başlıklı yazısında “Bu zaferin hiç beklenmeyen bir sonuç olduğu iddia edilemez. Çünkü Türk binicileri girdikleri bütün yarışmalarda her zaman en önde gidenlerin arasında yer almış ve Berlin Olimpiyatları’ndan beri ilerlemiş olduklarını göstermişlerdir. Bu sonuçtan önceki kanı, asıl savaşın Almanya ile İrlanda arasında geçeceği şeklindeydi. Alman binicileri kazanamadı, ancak tertemiz bir yarış oldu. Cesur Türkleri bu çok başarılı yarış dolayısıyla kutlamak gerekir” derken, Fransız L’eperon Dergisi’nin1938 yılı 19ncu sayısındaki "Roma Engel Atlama Yarışmaları Hakkında" başlıklı yazısında; “Büyük zaferin sahipleri Türkler, yarışmaların başından iyi izlenim bırakmışlardır. Almanlar da yarışmaya giriyordu. Çok iyi hazırlanmışlardı. Bunu şimdiden söyleyebiliriz ki, Türk takımı ileride ciddi rakip olacaktır. Atların hepsi Fransız, çok iyi yetiştirilmişlerdi. Yzb. KULA, GÜRKAN, ÖNCÜ ve Ütğm. POLATKAN tarafından biniliyorlardı. Çok iyi parkurlar yaptılar. Çok düzenli, akıcı ve gidiciydiler. Hemen hemen bütün parkurlarda ön sıralarda yer aldılar. Deneyimsizliklerine karşın ki ikinci kez ROMA’ya geliyorlardı, bu sonuç çok başarılıdır. Çünkü uluslararası büyük atlarla yarışıyorlardı. Bu sonucun en büyük payı Fransız yetiştiricisi Yzb. TATON'un atlarını iyi seçmesine de bağlıdır. Kazananlardan başka, “Ünal” çok iyi parkurlar çıkardı. “Akıncı”, “Akın”, “Rüzgâr” iyiydi. Ancak “Güçlü” hepsinin iyisiydi. "Kral Kupası Yarışması”nda Limrikleyslin önünde ikinci oldu. Mussolini Kupası'na giren Türk takımdan “Yıldız”ın parkuru ilk hatasız parkurdu. Türk subayları bu büyük ve zor engeller üzerinde çok güzel atlayışlar yaptılar. Bütün parkurları düzgün ve görülmeye değerdi. Bu sükseyi yapmayı çok hak etmişlerdi. Bu başarı Fransa içinde büyük süksedir. Bugünkü ekibin bütün atları Fransızdır. Roma yarışmalarının sonucu, bizim takımın katılmamasına karşın, bizim lehimize olmuştur, onur duyacağımız bir sonuç” yorumuna yer vermişlerdir (Temurlenk, 2000, s.178-179).
Bu yarışmalardan sonra İtalyanlar, Mussolini Uluslar Altın Kupasını kazanan binicilerimize “ATATÜRK’ÜN SÜVARİLERİ” ismini takmışlar ve bu ad daha sonra tüm Avrupa’da benimsenmiştir (Ulus Gazetesi, 1938, s.1).

 

Daha sonra Varşova’da yapılan uluslararası yarışmalarda, Ütğm. Saim POLATKAN “Ok” ile “Açılış Yarışması Ödülü” ferdi 1nciliği, Ütğm. Kudret KASAR “Rüzgar” ile ferdi 2nciliği kazanmış, takım halinde ise 4ncülük elde edilmiştir. Nice, Roma ve Varşova Uluslararası Binicilik Müsabakalarına katılan Türk Ekibi yurda dönüşünde Tophane Rıhtımı’nda oldukça kalabalık bir halk kitlesi tarafından karşılanmıştır. Yzb. Cevat GÜRKAN bir konuşma yapmıştır.

1939 Nice (Fransa) ve Roma (İtalya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 1939 yılında yapılan bu yarışmalara Kafile Başkanı: Tuğg. Şemsettin TANER, Ekip Şefi: Kur. Alb. Saim ÖNHON Çalıştırıcı: Albert TATON, Biniciler: Yzb. Cevat GÜRKAN, Yzb. Eyüp ÖNCÜ, Yzb. Cevat KULA, Yzb. Saim POLATKAN, Veteriner: Bnb. Saadettin KARAKAŞ şeklinde katılmışlardır. Nice’de yapılan yarışmalarda Yzb. Saim POLATKAN “Avar” ile “Pierre Gautier Ödülü” ferdi 1nciliği, Yzb. Cevat GÜRKAN “Şane” ile ferdi 2nciliği, Yzb.Cevat KULA “Çulban” ile ferdi 3ncülüğü elde etmiş, takım yarışmasında ise 5nci olmuşlardır. Roma’da yapılan yarışmalarda ise Yzb. Saim POLATKAN ”Yıldız” ile “Kral Kupası Ödülü” ferdi 3üncülüğünü kazanmış, takım halinde 6ncı olunmuştur.


II. Dünya Savaşının başlaması, sadece savaşa katılan ülkelerdeki sportif faaliyetlerin durmasına sebep olmamış, aynı zamanda Türkiye’de bundan olumsuz olarak etkilenmiştir. Alb. Saim ÖNHON komutasındaki Süvari Okulu Fransız hocanın ayrılmasıyla Yb. Nazım AKINCI, Yb. Avni BEY (İtalyan Avni), Bnb. Vehbi SAVAŞER, Bnb. Sami YANARDAĞ, Bnb. Cevat KULA, Bnb. Hüsnü, Ön Yzb. Ziya BORA gibi öğretmenlerin gözetiminde binicilik çalışmalarını sürdürmüşler ve 1948 Londra Olimpiyatlarına kadar, sadece ulusal yarışmalara iştirak ederek yeteneklerini geliştirmeye çalışmışlardır.


1947 yılında yerli atçılığın, uluslararası düzeye çıkabileceğini ve yerli kaynaklarımızı ekonomik bir şekilde nasıl kullanabileceğimizin araştırması maksadıyla Süvari Okulu’na Karacabey Harası ve Prens Sait Halim’in çiftliğinden 18 genç at (10 yarım kan İngiliz, 8 yarım kan Arap) alınmıştır. Bu genç atların çalıştırılması görevini Almanya Süvari Okulu’nda 1937-1939 yılları arasında iki yıl süre ile kurs görmüş Yb. Ziya Bora üstlenmiştir. Ziya Bora iki yıl süre ile yapılan eğitim sonrası gelinen noktayı 1953 yılında “Memleket Atlarının Konkurhipiklere Hazırlanması” isimli kitabında anlatmıştır (Bora, 1953, s.3-9).


1948 Londra (İngiltere), Rotterdam (Hollanda) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Uzun bir aradan sonra ilk kez yapılan bu uluslararası yarışmalara katılmak üzere oluşturulan kafilede Başkan: Cevdet BİLGİŞİN, Ekip Şefi: Bnb. Eyüp ÖNCÜ, Çalıştırıcı: Bnb. Saim POLATKAN, Biniciler: Yzb. Kudret KASAR, Bnb. Saim POLATKAN, Yzb. Kemal ÖZÇELİK, Yzb. Ziya AZAK, Yzb. Selim ÇAKIR, Yzb. Tevfik YÜCEL, Yzb. Salih KOÇ, Yzb. Eyüp YİĞİTTÜRK’tür. Londra’da yapılan yarışmalarda önemli bir derece elde edilememiş, Rotterdam’da ise Yzb. Ziya AZAK “Rüzgar” ile “Bireysel Büyük Ödülü”, “Arda” ile de ”Kosolasion Ödülü” ferdi 1nciliğini kazanmıştır. Ayrıca Yzb. Kemal ÖZÇELİK “Şahin” ile 2ncilik, Bnb. Saim POLATKAN “Yıldız” ile 3üncülük, Yzb. Eyüp YİĞİTTÜRK “Güçlü” ile 4üncülük, Yzb. Kudret KASAR “Avşar” ile 5incilik, Yzb. Selim ÇAKIR “Başak ile 6ncılık kazanmışlardır. Takım halinde ise 4üncü olunmuştur (Konuksever, 2003, s.22-25).

1948 Londra Olimpiyat Oyunları

Savaş sonrasının bu ilk olimpiyatı, 27 Temmuz – 14 Ağustos 1948 tarihleri arasında İngiltere’nin başkenti Londra’da yapılmış olup Olimpiyatlarına katılan kafilemiz şöyledir:
Ekip şefi: Tümg. Cevdet BİLGİŞİN (Binicilik Federasyonu Başkanı)
Antrenör: Bnb. Saim POLATKAN
Engel Atlama Takımı:

Bnb. Eyüp ÖNCÜ
Yzb. Selim ÇAKIR
Yzb. Kudret KASAR
Üç Günlük Yarışma Takımı:

Yzb. Salih KOÇ
Yzb. Eyüp YİĞİTTÜRK
Yzb. Ziya AZAK
Yedekler:

Yzb. Tevfik YÜCEL
Yzb. Kemal ÖZÇELİK
Bu olimpiyatta Türk Ekibi her iki branşta da elemine olmuştur. Kayıtlara geçen ferdi bir başarı yoktur (Jensen, 1948, s. Ek-3).

Bu dönemde, Kara Kuvvetleri Süvari Dairesi Başkanı olan eski Okul Komutanı Tümgeneral Cevdet BİLGİSİN, aynı zamanda Binicilik Federasyonu Başkanlığı görevini de yürütmektedir. 1948 yılında yapılacak savaştan sonraki ilk olimpiyatlara Türk Binicilik Ekibinin de katılması için okula talimat verir. Amaç, yeni kurulan takıma deneyim sağlamak ve yeni rakiplerini tanıma olanağı vermektir. Ancak, Binicilik Okulu böyle bir yarışma için ellerinde yetişmiş at olmadığı, savaştan önceki yaşlı atların bir kısmının arızalı ve bir kısmının çok yaşlı oluşları nedeniyle er binek atı veya kurs kariyer (öğretmen) atı olarak kullandıkları, yeni genç atların böyle kısa sürede olimpiyat düzeyinde yarışmalar yapacak duruma gelemeyecekleri dolayısıyla Avrupa'dan at alınması önerisini ileri sürerler. Ancak, savaştan yeni çıkılmıştır ve at alımı içinde bir deneyim gereklidir. Önce yarışlara girecek ülkelerin tanınması gereği nedeni ile General BİLGİSİN talimatında ısrar eder. Ekibi daha kuvvetli tutmak içinde, Kara Kuvvetleri Süvari Dairesinde görev yapmakta olan değerli binicilerimizden Bnb. Saim POLATKAN'dan da yararlanmak üzere, bir takımında Ankara'da, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının, Çankaya'da bulunan İsmet İnönü kapalı maneji ve ahırlarından yararlanarak hazırlanmasını ister. Bunun için, Binicilik Okulu Ekibinin yararlanmadığı, er binek ve öğrenci kariyer atı olarak kullanılan (rok ve yaşlı) atları Ankara'ya getirtir. Ayrıca, 1nci takımda yer almayacak binicilerden de isteyenlerinin Ankara'da çalışmalarına izin verir. Böylece, kısa sürede hazırlanan iki ekip, 1948 yılında LONDRA (İngiltere) Olimpiyat Oyunları ve yine Londra ile Rotterdam (Hollanda) uluslararası yarışmalara katılır. Ancak, Ankara'da çalışmalara katılan Bnb. Cevat GÜRKAN rahatsızlanarak ekipten ayrılır. Yine Bnb. Saim POLATKAN'ın atı “UYGUR", çok iyi bir durumda iken, çalışmada ayağı kırılınca götürülemez. Yine Bnb. Saim POLATKAN'ın çalıştırdığı "YILDIZ" isimli ata, Rotterdam ve Londra’da kendi binmesine karşın Olimpiyatlarda yıllarca ekip arkadaşlığı yaptığı Bnb. Eyüp ÖNCÜ'nün olimpiyatlara katılma isteğine özveri göstererek atını verir ve katılmasını sağlar. Bu şansızlıklara karşın Takım dönüşünde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından kabul edilir ve; "Her ne kadar olimpiyatlarda başarılı olmadıksa da başarılı olanları gördünüz, deneyim kazandınız ve bundan sonraki çalışmalarınızı buna göre yapacaksınız. Ayrıca olimpiyatlarda yalnızca kazanmak değil katılmak ve yapmakta başarı sayılır." diyerek kutlar (Temurlenk, 2000, s.216).

1951–1953 yılları arası binicilik spor açısından bir duraklama dönemidir. Bu dönemde istenilen kalitede atların olmayışı, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz, disiplinli bir çalışmaya başlamak için iyi bir çalıştırıcı ihtiyacı gibi nedenlerle biniciliğimiz sadece yurt içinde faaliyet göstermiştir. 1952 yılında Taton’un tekrar Türkiye’ye gelmesi, yeni at alımlarının yapılması yerli kana yönelik çalışmaların rafa kaldırılmasına neden olmuştur. 1954–1960 yıllarında Türk Binicilik Ekibi bu yeni atlarla oldukça başarılı müsabakalar icra edecektir.
1949-1954 yılları, takımın yeniden kurulma ve eğitimi ile geçer. Bu arada, 1951 yılında Kahire ve İskenderiye (MISIR) uluslararası yarışmalarına, Yb. Ziya BORA'nın eğittiği yerli atlarımızdan “Sağanak”, “Güzel”, “Romans” ve “Alço” ile birlikte, üç yaşlı yurtdışı alımı atlarımızla katılınır. "Güzel" bu yarışmalarda bir dördüncülük kazanır. Bu dönemde Okul Komutanı Albay Hakkı SOKULLU'dur. Böylece yeniden kurulan takım, yukarıdaki ara dönemde, çalışmalarını her yönüyle geliştirmiş, ancak iç çekişmeler ve çekemezlikler nedeniyle, öğretmen olarak yeniden, Fransa'dan emekli olan Alb. F.A.TATON (1952-1956) getirtilmiştir. TATON'un gelişi ile Fransa'dan yeni at alımları yapılarak, IInci Dünya Savaşı ile birlikte dış at alımlarının kesildiği ve öz kaynaklarımıza dönülen acemi at eğitimi çalışmalarına da son verilmiştir. Takım, uluslararası yarışmalara, yurt dışından alınan bu eğitilmiş atlarla, 1954–1960 yıllan arası Avrupa'da kendisinden söz ettirmeye yeniden başlamıştır. Avrupa' da en iyi takımlarıyla yanşan, 1956 ve 1960 yılları Olimpiyat Oyunlarına da katılan binicilerimiz üstün başarılar kazanarak korkulan rakip olur.


1951 Kahire ve İskenderiye (Mısır) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 1951 yılında Karacabey Harasında yetiştirilen yerli kan atları denemek maksadıyla ilk kez Afrika kıtasında müsabakaya giden Türk Ekibi, Ekip Şefi: Alb. Cevat KULA, Biniciler: Bnb. Eyüp ÖNCÜ, Yzb. Mennan PASİNLİ, Yzb. Bedri BÖKE, Yzb. Ziya AZAK’tan oluşmaktadır. Tamamı yerli kan 8 atla iştirak edilen Mısır Kahire Uluslararası Engel Atlama yarışmalarında en iyi derece Yzb. Mennan PASİNLİ’nin “Güzel” ile elde ettiği “Furusiye Mükâfatı” yarışmasında 3üncülüktür (Temurlenk, 2000, s.220).


1954 Marsilya ve Nice (Fransa), Roma (İtalya), Luzern (İsviçre) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Fransız antrenör Albert TATON’un 1952 yılında Albay rütbesinde yeniden okula dönmesiyle çalışmalarına devam eden binicilik ekibi bu yarışmalara, Kafile Başkanı: General Hakkı SOKULLU, Ekip Şefi: Alb. Necati ZİLELİ, Çalıştırıcı: Alb. F. Albert TATON, Biniciler: Yzb. Salih KOÇ, Ütğm. Alparslan GÜNEŞ, Yzb. Cevdet SÜMER, Yzb. Bedri BÖKE, Yzb. Kemal ÖZÇELİK şeklinde katılmıştır.


Marsilya’da Yzb. Bedri BÖKE “Akın” ile “Du Conseil General Yüksek Atlama Yarışması Ödülü” ferdi 1nciliği, Yzb. Kemal ÖZÇELİK “Domino” ile “Saint Georges” Ödülü (210 cm.)” ferdi 1nciliği, Ütğm.Alparslan GÜNEŞ “Siyok” ile “Galipler Kupası” ferdi 1nciliği elde edilmiştir(Özçelik, 2004, s.10). Nice’de yapılan yarışmalarda ise Yzb.Salih KOÇ “Başak” ile “Cote D’Azur Ödülü” ferdi 1nciliği kazanmış olup, yarışmalara katılan tüm biniciler oldukça başarılı sonuçlar alarak yurda dönmüşlerdir.


“Marsilya'da büyük bir kadro ile ilk kez katılan Türk takımı NİCE ve ROMA yarışmalarına da geldiler. General SOKULLU'nun Başkanlığında Yzb. Salih KOÇ, Cevdet SÜMER, Kemal ÖZÇELİK ve Ütğm. Alparslan GÜNEŞ 13 atla katıldılar. Atların hepsi Fransız idi. Bu ilk yarışmalar şaşırtıcı bir sonuçla bitti. İki birincilik, üç ikincilik, üç üçüncülük ve beş dördüncülük aldılar. İşte İstanbul Binicilik Okulunun verdiği sonuç. Atlar kadar binici subayların da başarısı ve takımın gelişmesi dikkate değerdi. Uluslararası yarışmalara katılmayacak vasıfta hiç bir atları yoktu. Biniciler sabit oturuşlu ve enerjiktiler. Deneyimleri henüz azdı. Özellikle hız parkurlarında bazen engellerle kucaklaşıyorlardı. Bundan önceki yarışmada, beşinciliğe kadar ödül alanlar ve kazananlar arasında sekiz atlarının bulunması kuvvetlerinin bir göstergesiydi” (L’Eperon, 1954, s.6).


1955 Belgrat (Yugoslavya), Pinerolo (İtalya) Uluslararası Engel Atlama ve Torino (İtalya) Üç Günlük Yarışmaları: Yarışmalara Ekip Şefi: Kur.Alb. Orhan İLTER, Çalıştırıcı: Alb. F. Albert TATON, Biniciler: Bnb. Salih KOÇ, Yzb. Alparslan GÜNEŞ, Yzb. Cevdet SÜMER, Yzb. Bedri BÖKE, Yzb. Kemal ÖZÇELİK, Yzb. Nail GÖNENLİ, Yzb. Fethi GÜRCAN katılmışlardır.


Belgrat yarışmalarında Ütğm. Alparslan GÜNEŞ “Esmeraltın” ile “Plitvice Ödülü”, Yzb. Nail GÖNENLİ “Domino” ile “Trepça Ödülü”, Ütğm.Alparslan GÜNEŞ “Esmeraltın” ile “Titograd Ödülü”, Bnb.Salih KOÇ “Bahadır” ile “Skoplje Şampiyonlar Ödülü”, Bnb.Salih KOÇ “Başak” ile “Belgrat Galipler Kupası Ödülü” ferdi 1nciliklerini kazanmışlardır. Takım yarışmasında ise 6 takım arasında 3ncülük elde edilmiştir. Pierolo’daki yarışmalarda ise Ütğm.Alparslan GÜNEŞ “Esmeraltın” ile “Yzb.Frederico CAPRİLLİ Ödülü” ferdi 2nciliğini kazanmış, takım halinde ise İtalya’nın ardından ikinci olunmuştur. Torino’da yapılan üç günlük yarışmalarda ise kayda değer bir netice elde edilememiştir.


1956 Viyana (Avusturya), Aachen (Almanya), Londra (İngiltere) ve Dublin (İrlanda) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Yarışmalara Ekip Şefi: Bnb. Salih KOÇ, Çalıştırıcı: Alb. F. Albert TATON, Biniciler: Bnb. Salih KOÇ, Bnb. Mennan PASİNLİ, Yzb. Alparslan GÜNEŞ, Yzb. Cevdet SÜMER, Yzb. Bedri BÖKE, Yzb. Kemal ÖZÇELİK, Yzb. Nail GÖNENLİ, Yzb. Fethi GÜRCAN, Yzb. Selim ÇAKIR katılmışlardır.


Viyana’da yapılan yarışmalarda Bnb. Salih KOÇ “Siyok” ile ve Yzb.Kemal ÖZÇELİK “Haydi” ile “Kudret Yarışması Ödülü”, Yzb.Fethi GÜRCAN “Rih” ile “Birleşik Yarışma Ödülü”, Yzb.Kemal ÖZÇELİK “Haydi” ile ve Yzb.Nail GÖNENLİ “Siyok” ile “Kudret Ödülü” ferdi 1inciliklerini kazanırken, takım halinde “Uluslar Ödülü” 1nciliği elde edilmiştir. Aachen’da “İçişleri Bakanlığı Uluslar Ödülü” takım yarışmasında (Bnb. Salih KOÇ, Yzb. Alparslan GÜNEŞ, Yzb. Bedri BÖKE) 1ncilik elde edilmiştir (Sankt Georg Almanach, 1956, s.174). Londra’da yapılan yarışmalara ise Bnb. Salih KOÇ, Bnb.Bedri BÖKE, Yzb.Kemal ÖZÇELİK ve Yzb.Fethi GÜRCAN katılmış olup, Yzb.Kemal ÖZÇELİK “Eskimo” ile “Metropolitan Stakes Ödülü” ferdi 1nciliğini kazanmıştır. Dublin’de Yzb. Bedri BÖKE “Atıl” ile “Yüksek Atlama Ödülü” ferdi 1nciliğini kazanırken takım halinde 2ncilik elde edilmiştir (Temurlenk, 2000, s.215-272).


1956 Stockholm Olimpiyat Oyunları
22 Kasım–8 Aralık 1956 tarihleri arasında yapılan Stockholm Olimpiyat oyunlarının Binicilik Olimpiyatları ayağı, yasalara göre yurtdışından Avustralya’ya at sokulması yasak olduğundan, Melbourne yerine Stockholm’de yapılmıştır. Bu olimpiyatlara katılan kafilemiz ve elde edilen sonuçlar aşağıda sunulmuştur: 

Ekip Başkanı: Kur. Alb. Hamdi GÜNSAY
Mutemet: Yzb. Cavit CONKER
Antrenör: Alb. F. A. TATON
At Bakım Subayı: Ütğm. Hikmet HARLIOĞLU
Engel Atlama Takımı: 

Bnb. Salih KOÇ
Yzb. Bedri BÖKE
Yzb. Alparslan GÜNEŞ
Üç Günlük Yarışma Takımı:

 Yzb.Nail GÖNENLİ
Yzb. Kemal ÖZÇELİK
Yzb. Fethi GÜRCAN
Olimpiyat sonucunda Atlama Ekibi takım halinde derece elde edememiş olup, ferdi olarak Bnb. Salih KOÇ “Başak” isimli atıyla 30ncu, Ütğm. Alpaslan GÜNEŞ “Esmeraltın” isimli atıyla 38nci olmuştur. 3 Günlük Yarışma dalında Yzb. Nail GÖNENLİ ve Yzb.Fethi GÜRCAN’ın sakatlanarak elenmeleri üzerine yarışmayı tek başına bitiren Yzb.Kemal ÖZÇELİK, ferdi sıralamada 18nci olmuştur (Ammann, 1976, s.241-242).

Bnb.Nail GÖNENLİ, At Terbiyesi Yarışmasında “Temel” isimli atıyla 26ncı oldu. Arazi Yarışmasında en zor engelde düşerek kalçasını kırdı, ancak tekrar ata binerek bu zorlu engeli aştı ve yarışmayı tamamladı. Acıdan bayılan GÖNENLİ helikopterle hastaneye kaldırıldı. İsveç Kralı ve yarışmayı izlemeye gelen İngiltere Kraliçesi hastaneye gönderdikleri çiçeklerle kendisini hem kutladılar hem de geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Yzb. Fethi GÜRCAN At Terbiyesi Yarışmasında “Rih” isimli atıyla 17nci oldu, arazi yarışmasında bir engelde düşüp sakatlandı ve çekildi. Yzb. Kemal ÖZÇELİK, At Terbiyesi Yarışmasında “Eskimo” isimli atıyla 52nci oldu. Arazi Yarışmasında GÖNENLİ ve GÜRCAN’ın sakatlanmaları üzerine yarışmayı tek başına bitirdi ve ferdi 18nci oldu (Atabeyoğlu, 1997, s.101-104).


1956 Stockholm (İsveç) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Olimpiyatlardan sonra yine Stockholm’de yapılan uluslararası yarışmalara Bnb. Salih KOÇ, Yzb. Alparslan GÜNEŞ, Yzb. Bedri BÖKE, Yzb. Kemal ÖZÇELİK katılmışlardır. 16 ülkenin katıldığı bu yarışmalarda Bnb. Salih KOÇ “Başak” ile ferdi 6ncılık elde ederken, takım halinde 8ncilik kazanılmıştır.


1957 Viyana (Avusturya), Paris (Fransa) ve Aachen (Almanya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 1957 yılında yapılan bu yarışmalara Kafile Başkanı: Tümg. Hayati ATAKER, Çalıştırıcı: Alb. Eyüp ÖNCÜ, Biniciler: Yzb. Nail GÖNENLİ, Bnb. Mennan PASİNLİ, Yzb. Kemal ÖZÇELİK, Yzb. Fethi GÜRCAN, Ayrıca: Bnb. Selim ÇAKIR, Yzb. Ramis EGELİ, Veteriner: Alb. İlhami, Mutemet: Alb. Memduh DİNÇER, Gözlemci: Yzb. Şefik TETİK katılırlar. Viyana’da yapılan yarışmalarda “Uluslar Kupası” takım 1nciliği (Bnb. Mennan PASİNLİ, Yzb. Nail GÖNENLİ, Yzb. Kemal ÖZÇELİK) kazanılırken, Bnb. Mennan PASİNLİ “Başak” ile ferdi 1ncilik, Yzb. Kemal ÖZÇELİK “Domino” ile “Uluslar Kupası Bireysel Binicilik Ödülü” ferdi 1nciliği, Yzb. Fethi GÜRCAN ise “Serez” ile “Kapanış Yarışması Ödülü” ferdi 1nciliğini elde etmişlerdir. Paris’ten sonra yapılan Aachen yarışmalarında Yzb. Nail GÖNENLİ, “Esmeraltın” ile “Son Şans Ödülü” ferdi 2nciliğini elde ederken, takım yarışmasında (Yzb.Fethi GÜRCAN, Yzb.Nail GÖNENLİ, Yzb.Kemal ÖZÇELİK) 3ncü olunmuştur (Temurlenk, 2000, s.285).
 

1958 Nice (Fransa) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları:

Ekip Başkanı: General Hakkı SOKULLU,

Antrenör: Alb. Eyüp ÖNCÜ,

Biniciler:

Bnb. Mennan PASİNLİ,

Bnb. Salih KOÇ,

Yzb. Nail GÖNENLİ,

Yzb. Kemal ÖZÇELİK,

Bnb. Ramis EGELİ şeklinde iştirak edilen yarışmalarda Yzb. Nail GÖNENLİ “Esmeraltın” ile “Askeri Bireysel Büyük Ödülü” ferdi 1nciliğini kazanırken, takımımız (Bnb. Mennan PASİNLİ, Yzb. Nail GÖNENLİ, Yzb. Kemal ÖZÇELİK) 6 takım içerisinde 4üncü olabilmiştir. 1958 yılında Türk binicilik sporunda önemli bir olay gerçekleşti. 1932 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri Süvari Daire Başkanlığınca yürütülen, Türkiye Binicilik Federasyonu Başkanlığı görevine ilk kez bir “sivil” getirildi. Ünlü sanayici ve işadamı Dr.Nejat ECZACIBAŞI Binicilik Federasyonu Başkanlığına ve bir başka ünlü işadamımız Vehbi KOÇ da, Federasyon İkinci Başkanı oldular. 1932 yılında İstanbul Taksim Stadında Binicilik organize edilen Türkiye-Bulgaristan milli binicilik karşılaşmasını saymazsak 1932’den 1958 yılı sonuna kadar geçen çeyrek yüzyılı aşkın zaman dilimi içinde parkurlarımıza yabancı bir binicinin atının ayağı değmemişti. Dr.Nejat ECZACIBAŞI bu konuya en geniş açıdan bakmayı yeğlemişti. Planlamış olduğu “İstanbul Enternasyonal Konkurhipikleri”ni kentin en büyük stadyumu olan İnönü Stadyumunda yapmayı düşünmüştü. Böylece hem geniş bir seyirci kitlesi tribünlere çekilmiş olacak hem de davet edeceği Avrupa’nın en seçkin binicilerinin karşısına güzel bir tesisle çıkılmış olacaktı. Ve nitekim öyle oldu ve Eylül 1959 yılında bu unutulmaz yarışmalar gerçekleşti (Atabeyoğlu, 1998, s.152).


1959 Nice (Fransa), Roma (İtalya) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları:

Ekip Başkanı: General Hakkı SOKULLU,

Biniciler:

Bnb. Salih KOÇ,

Yzb. Nail GÖNENLİ,

Bnb. Kemal ÖZÇELİK,

Ütğm Orhan GÜNDAY,

Ütğm. Selahattin TELLİ’den oluşan kafilemizin katıldığı yarışmalardan Nice’de Yzb. Nail GÖNENLİ “Temel” ve “Esmeraltın” ile ferdi 2ncilik ve 3üncülük, Roma’da ise Ütğm. Selahattin TELLİ “Domino” ile ferdi 4üncülük elde etmişlerdir. Bu arada Süvari Okulu, 1959 yılında Tuğgeneral Cevat KULA’nın komutanlığında Ankara’ya nakledilerek, aynı yıl lağvedilmiştir. İstanbul Ayazağa’da “Uluslararası Yarışma Grubu” adı altında kalan ekip, 1960 yılında “Atlı Yarışmalar Grubu”, 1965 yılında da “Süvari Yarışma Grubu adını alır (Süvari Yarışma Gr. Br, 1967, s.3).

1959 İstanbul 1nci Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: 18-20 Eylül 1959 yılında İstanbul’da, Türkiye, Fransa, Hollanda ve Avusturya'nın katılmasıyla gerçekleştirilen ve bu düzeyde yapılan ilk ve son uluslararası en büyük organizasyondur. İnönü Stadyumunda yapılan bu yarışmalara Türk Halkı büyük ilgi duymuş ve futbol maçlarından daha fazla seyirci ve hâsılat toplanmıştır. Almanya, Kuzey Afrika Birliği, A.B.D. de çağrılmış ve son güne kadar gelmeleri beklenirken gerçekleşmemiştir. Türk Milli Takımında Biniciler: Yb. Salih KOÇ, Bnb Kemal ÖZÇELİK, Yzb. Nail GÖNENLİ, Ayrıca: Bnb. Bedri BÖKE, Bnb. Cevdet SÜMER, Bnb Ahmet ŞENER, Bnb. Ramis EGELİ, Ütğm. Selahattin Telli, Ütğm. Sabri SARIYER, Ütğm. Nebi AKSAL, Yzb. Şeref SOLEY, Ütğm. Cemalettin ZORLU, Erdoğan ARSAL, Asil DOKTOROĞLU, Edward ŞARIÇOBAN, Engin MİREL şeklindedir. Yarışmalarda Bnb. Bedri BÖKE “ Yıldız” ile “Puro Sabunu Ödülü”, Bnb.Kemal ÖZÇELİK “Domino” ile ve Yzb.Nail GÖNENLİ “Temel” ile “Cumhuriyet Gazetesi Ödülü” ferdi 1nciliklerini kazanırken, takım yarışmasında Fransa’nın arkasından 2nci olunmuştur.


1960 Hamburg (Almanya), Ostende (Belçika) ve Rotterdam (Hollanda) Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları: Yarışmalara Kafile Başkanı: Alb. Kemal AVMAN, Çalıştırıcı: Alb. Eyüp ÖNCÜ, Biniciler: Yb. Salih KOÇ, Yzb. Nail GÖNENLİ, Bnb. Cevdet SÜMER, Ayrıca: Bnb. Ramis EGELİ, Yzb. Muhittin ÜRÜNDÜL, Mutemet: Yzb. Fethi GÜRCAN iştirak etmişlerdir. Hamburg’da yapılan yarışmalarda Yzb. Nail GÖNENLİ bir adet 1incilik ve iki adet 2ncilik elde etmiş, Ostende’de Bnb. Salih KOÇ “Eskimo” ile “Ostende Binicilik Kulübü Eleme Ödülü” ferdi 1nciliği kazanmışlardır (Yıldız, 2002, s.249).


Rotterdam yarışmalarında “Uluslar Kupası Ödülü” takım 1nciliği (Yzb.Nail GÖNENLİ, Bnb.Salih KOÇ, Bnb.Cevdet SÜMER) elde edilmiş, Bnb.Salih KOÇ “Eskimo” ile “Meusu Ödülü”, Yzb.Nail GÖNENLİ “Domino” ile “Port Kudret Yarışması Ödülü” ferdi 1ncilik ödülleri kazanılmıştır (Drapper, 1987, s.103). Ayrıca “Binicilik Klübü Ödülü” yarışmasında Yzb. Nail Gönenli “Domino” ile ikinci olmuştur. “Marais De Kralingen Ödülü” yarışmasında Yb. Salih Koç “Dedal” ile üçüncü, Yzb. Muhiddin Üründül “Zambak” ile beşinci olmuşlardır. Bu yarışmada yedinciliği iki Türk binicisi de paylaşmıştır. Bunlar: Bnb. Cevdet Sümer ve atı “İzma” ve Yb. Salih Koç ve atı “Polat”tır. “Rotterdam Büyük Ödülü” yarışmasında Bnb. Cevdet Sümer “İzma” ile ikinci, Yzb. Nail Gönenli “İnka” ile onuncu olmuşlardır (Özçelik, 1998, s.46-47).


1960 Roma Olimpiyat Oyunları
25 Ağustos – 11 Eylül 1960 tarihleri arasında İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen olimpiyat oyunlarını İtalya Cumhurbaşkanı M.G.Grancgi açmıştır. Bu Olimpiyatlara katılan kafilemiz ve elde edilen sonuçlar aşağıda sunulmuştur:
Ekip Başkanı: Alb. Kemal AVMAN

Mutemet: Yzb. Fethi GÜRCAN
Antrenör: Alb. Eyüp ÖNCÜ
Biniciler:

Yb. Salih KOÇ
Yzb. Nail GÖNENLİ
Bnb. Cevdet SÜMER
Yedekler:

Bnb. Ramis EGELİ
Yzb. Muhittin ÜRÜNDÜL

Olimpiyat sonucunda engel atlama takımı olarak Bnb. Salih KOÇ “Eskimo” ile Bnb. Cevdet SÜMER “İmza” ile elenmiş, Bnb. Nail GÖNENLİ ise müsabakaya girmemiştir. Bireysel olarak ise Bnb. Cevdet SÜMER “Zambak”ile 15nci, Yzb. Nail GÖNENLİ “İnka” ile 31nci olmuşlardır (Temurlenk, 2000, s.45).

1960 Sonrası Dönemde Türk Biniciliğinin Gelişimi


1960 Roma olimpiyatlarından sonra binicilik sporu uzun bir duraklama dönemine girmiştir. Bu duraklamanın nedenleri: 27 Mayıs askeri müdahalenin sonrasında bazı subayların emekliye sevk edilmesi olmuştur. Bu dönemde Atatürk’ün Süvarileri namına sahip Cevat GÜRKAN ve Cevat KULA Tuğgenerallikten, Saim POLATKAN ve Eyüp ÖNCÜ Alb.lıktan emekliye sevk edilmiştir. Orduda Süvari sınıfın kaldırılması, ardından Avrupa basınında Türkiye’de at vebası görüldüğüne ilişkin haberlerin yayılması sonucunda Türk binici ve atlarının Avrupa ülkelerine alınmaması ve yabancı binicilerin ve atların Türkiye’ye gelememesi ciddi olumsuzluklar, Türk biniciliği için oldukça kötü bir dönemin başlangıcı olmuştur.


Binicilik sporunda yaşanan bu durgunluk dönemi, 1964 yılına dek devam etmiştir. Bu arada 27 Mayıs 1960 döneminde emekli olan süvari subayların sivil binicilik kulüplerinde öğretmenlik yapmaya başlamalarının, binicilik sporunun toplumda sivil kesim tarafından daha yoğun olarak yapılmasına direkt olarak etki ettiğini değerlendirebiliriz. Bu dönemde yetişen milli binicilerimiz arasında Kemal ÖNCÜ (Eyüp ÖNCÜ’nün oğlu), Edward SARIÇOBAN, Engin MİREL, Asil DOKTOROĞLU, Celal BARLAS, Y. SARIÇOBAN, Aldo BALDİNİ, Levin OKÇUOĞLU, Kerami ŞİMŞEK, Celal ALKAN, Erdoğan ARSAL, Çetin KUTMAN, Melahat AKSEL, İro KAPLANGI, Olga SAVİÇ, Esin ZEMBİLCİ, Gülümser KERMEN, Tunç ÇAPA, Fevzi ATABEK gibi isimler bulunmaktadır.


1964 yılında Ankara’da yapılan ve sadece Lübnan’ın katıldığı 1nci Ankara Uluslararası Engel Atlama Yarışmalarına sadece sivil binicilerimiz iştirak etmişler ve Kemal ÖNCÜ iki adet 1ncilik, Edward SARIÇOBAN ise birer adet 1ncilik ve 2ncilik elde etmişlerdir.
1964 yılında Milli Binicilik Ekibi İtalya’ya giderek Napoli ve Roma Uluslararası Engel Atlama yarışmalarına iştirak etmiştir. Ekip kadrosunda Ekip Şefi/Çalıştırıcı olarak Alb. Salih KOÇ ve binici olarak Alb. Salih Koç, Bnb. Nail GÖNENLİ, Yzb. Selahattin TELLİ, Yzb. Cemalettin ZORLU bulunmaktaydı. Napoli’de yapılan özel mahiyetteki yarışmalar ise bir gösteri havası içerisinde geçmiştir. Roma’daki müsabakalarda ise beklenen başarı gösterilemedi. Son gün yapılan “Milletler Mükâfatı” takım yarışmasında dokuz ekip arasından Türk Ekibi yedinci oldu (Temurlenk, 2000, s.338-339).


1965 yılında 22–26 Eylül tarihlerinde yapılan II.İstanbul Uluslararası Engel Atlama yarışmalarına ve yine aynı yıl Ekim ayında yapılan II.Ankara Uluslararası Engel Atlama yarışmalarına Türk Ekibinde asker binici katılmamıştır. Yapılan yarışmalara (E)Alb. Salih Koç, Kemal ÖNCÜ, Edward SARIÇOBAN, Engin MİREL, Asil DOKTOROĞLU, Celal BARLAS, Erdaoğan ARSAL, Y. SARIÇOBAN, Aldo BALDİNİ, Levin OKÇUOĞLU ve Kerami ŞİMŞEK gibi binicilerimiz katılmışlar ve başarılı sonuçlar elde etmişlerdir.

 

Bu tarihten itibaren sivil biniciliğin başarılarının arttığı görülür. 18 Eylül 1965 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan bir yazıda Binicilik Federasyonu Başkanı Emekli Alb. Saim POLATKAN’ın “Bu iş artık sivillerin eline geçiyor” cümlesi başlık olarak verilmiş, yazıda Uluslararası yarışmalar hakkında bilgi verilmiştir.


Atlı Yarışmalar Grubu 1965 yılında tekrar isim değişikliği ile “Süvari Yarışma Grubu” olarak ismini alır. Bu dönem beklenen başarıların elde edilememesi sonucu yabancı çalıştırıcı aranır. 1966 yılı Temmuz ayında getirilerek 1969 yılında tekrar ülkesine dönen Alman çalıştırıcı Von ZEIGNER’den sonra, okulda kıdemli ve tecrübeli hocalar nezaretinde çalışmalarını sürdüren biniciler, 1972 Münih Olimpiyat Oyunlarını gözlerine kestirseler de bunda muvaffak olamazlar.


1966 yılında Bulgaristan’ın Rusçuk ve Şumnu şehirlerinde yapılan uluslararası yarışmalara ekibimiz, (E)Alb. Eyüp ÖNCÜ antrenörlüğündeki binicilerimiz Kemal ÖNCÜ, Kerami ŞİMŞEK, Engin MİREL, Celal BARLAS ve Edward SARIÇOBAN ile katılmış, hem takım 1nciliği kazanılmış hem de Kemal ÖNCÜ, Engin MİREL, Celal BARLAS ve Edward SARIÇOBAN tarafından ferdi 1ncilikler elde edilmiştir. Aynı yıl İstanbul’da 3üncüsü yapılan Uluslararası Engel Atlama Yarışmalarına aynı kadroya ilaveten Asil DOKTOROĞLU, Levin OKÇUOĞLU, Celal ALKAN, Aldo BALDİNİ, Erdoğan ARSAL, Melahat AKSEL ve Çetin KUTMAN katılmışlar, Kemal ÖNCÜ ile Levin OKÇUOĞLU ferdi 1ncilikler elde etmişlerdir. Ankara’da 3üncüsü yapılan uluslararası yarışmalarda ise yine Kemal ÖNCÜ ile Levin OKÇUOĞLU ferdi 1ncilikler kazanmışlardır. 

 

1967 yılında yine tamamı sivil binicilerimizden (E.Alb. Salih Koç, Kemal ÖNCÜ, Engin MİREL, Levin OKÇUOĞLU, Kerami ŞİMŞEK ve Tunç ÇAPA) oluşan milli takımımız, Yugoslavya’da katıldıkları turnuvalardan ilkinde (Velden) Levin OKÇUOĞLU 7 millete mensup 57 binici arasından “En İyi Yabancı Binici” seçilmiştir. Aynı yıl asker ve sivil binicilerden oluşan milli takımımız, o yıl dördüncüsü tertiplenen İstanbul ve Ankara Uluslararası Yarışmalarına iştirak etmişler ve oldukça parlak neticeler almışlardır (Atabeyoğlu, 1998, s.172-177).
1968 yılı içerisinde Ordu mensubu sadece Ütğm. İbrahim MURAT’ın bulunduğu Türk Binicilik Ekibi Viyana Uluslararası Engel Atlama Müsabakaları için Avusturya’ya gitmiştir. Ütğm. İbrahim MURAT oldukça parlak bir başarı ile yurda dönmüştür (Temurlenk,2000, s.400-406).


1Aralık 1968 tarihli Cumhuriyet Gazetesi yarışmalar hakkında verdiği bilgide Ütğm. İbrahim MURAT’ın final yarışmasında 1967 yılı dünya şampiyonu Winkler’i birinci ayakta geçtiğinden bahsetmiştir (Cumhuriyet Gazetesi, 1968,s.13). 2 Aralık 1968 tarihli Günaydın Gazetesi ise Ütğm. İbrahim MURAT’ın, Engin MİREL’in ardından ikinci olduğunu yazmıştır. Avusturya Gazeteleri, Türk Binicileri “Şeytan Biniciler” ile isimlendirmiş, “Türkler Viyana Kapılarında” diye başlık atmış ve “Türk bincilerin başarısını 12bin kişi ayakta alkışladı” yazılarıyla duyurmuştur (Günaydın Gazetesi, 1968, s.7).


5 Aralık 1968 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Avusturya basınında Ütğm. İbrahim MURAT’ın yarattığı yankıdan bahsetmiştir. Kurier Gazetesi Ütğm. İbrahim MURAT’ın cesaretli ve yeteneğiyle tekniğini birleştirip dünya şampiyonu yarışmacıların önünde derece alışını hak ettiğini söylemiştir. Express Gazetesi, “Gözlerimize inanamıyoruz. Winkler, D’Inzeo, Pessoa size sesleniyoruz, ne oldunuz?” şeklinde duyurmuştur. Neue Zeitung Gazetesi, Ütğm. İbrahim MURAT’ın başarısında ya hep ya hiç sloganıyla yarıştığının payı olduğunu, Kleine Zeitung Gazetesi ise Ütğm. İbrahim MURAT’ın tekniğini beğendiklerini ve geç tanımalarına rağmen hiç unutmayacaklarını yazmışlardır (Cumhuriyet Gazetesi,1968, s.14).


1969 yılında Viyana (Avusturya)’da icra edilen Askeri Takımlar Uluslararası Binicilik Yarışmalarına (CISM) Alb Nail GÖNENLİ’nin çalıştırdığı binicilik takımı kadrosu, Kafile Başkanı: Kur. Alb. Habip ALPAY, Çalıştırıcı: Alb. Nail GÖNENLİ, Biniciler: Yzb. Sait BEYKOZ, Ütğm. Ateş DAĞLI, Ütğm. İbrahim MURAT, Ütğm. Atilla İNOĞLU ve Ütğm. Minal DİZDAROĞLU şeklindedir. Açılış yarışmasında Ütğm. İbrahim MURAT “Yüksel” ile birinci, “Bireysel Büyük Ödül” yarışmasında Ütğm. Atilla İNOĞLU “Yen” ile üçüncü olmuştur (Temurlenk, 2000, s.412).


1968 yılı Türk biniciliğinin aslında bir basamak olarak değerlendirdiği ancak giderek en hedef haline dönüşmeye başladığı Balkan Şampiyonalarının başladığı tarih olarak kabul edilebilir. 1968-1978 yılları arasında hemen hemen her yıl bir dönüşüm içerisinde binicilik sporunun her üç dalında sınırlı 3-5 ülkenin katılımıyla yapılan Balkan Şampiyonaları günümüze kadar devam etmiş, bu dönem içerisinde bir çok takım ve bireysel şampiyonluklar elde edilmiştir.


1978 yılında, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kenan EVREN’in talimatıyla Süvari Yarışma Grubu kapatılmıştır. Kapatılan okuldan bazı biniciler Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Süvari Birliği’ne atanmış diğerleri ise farklı birliklere tayin edilmişlerdir. Bu kapatma kararı, Türk biniciliğinin olimpik gelişimine verilen en büyük zarar olarak değerlendirilebilir. 1960 yılından itibaren peş peşe gelen olumsuz gelişmeler, Türk biniciliğini olimpiyat hedeflerinden giderek uzaklaştırmış, bir zamanlar Avrupa’ya çıkış için sadece basamak olarak kullanılan Balkanlarla sınırlandırmıştır. Böylece Yüce Atatürk’ün 1931 yılında verdiği “Balkanlara sıkışıp kalınmamalı, hedef Avrupa ve Dünya olmalıdır” vizyonu yitirilmiştir. 1960 Roma Olimpiyatları ülkemizin binicilik sporunda katıldığı son olimpiyatlar olurken, Avrupa’da söz sahibi olunan birçok turnuvalara artık gidilememektedir.


Türkiye’de binicilik çalışmaları 1978 yılında Süvari Yarışma Grubu’nun lağvolması bazı subayların tayiniyle ciddi yaralar almıştır. Daha önceleri Alaylarda çalışan subayların ordu atı müsabakalarında aldıkları parlak dereceyle İstanbul Süvari Yarışma Grubuna milli takıma çağırılıyordu. Milli takımda parlak dereceler aldıkları vakit Gruba tayin oluyorlardı. Grup kapatılınca bu görevi Ankara Kirazlıdere’de bulunan Muhafız Alayı Atlı Merasim Birliği almıştı. 1978 yılında Ayazağa’dan tayin edilen subaylar ile Muhafız Alayı Atlı Merasim Birliği, bünyesinde bir Binicilik Ekibi kurma gereği duymuştur (Temurlenk, 2000, s.450). 

05 Ekim 1984 günü, “Muhafız Alayı Süvari Birliği”, isim ve kuruluş değiştirerek “Kara Kuvvetleri Atlı Spor Eğitim Merkezi” adını almıştır. 1996 yılında, okul olma yönünde yeniden yapılanma içerisine giren Atlı Spor Eğitim Merkezi bünyesinde, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin bilimsel bir altyapıya dayandırılarak yürütüldüğü Öğretim Başkanlığı teşkil edilmiş, Ar-Ge, Plan-Program, Ölçme-Değerlendirme ve Kurs Kısımları oluşturulmuştur. Binicilik sporunun olimpik branşlarında uzmanlaşmak maksadıyla bu tarihten itibaren Binicilik Ekip Komutanlığı üç kısma bölünmüştür. Bunlar; At Terbiyesi, Engel Atlama ve 3 Günlük Yarışma kısımlarıdır. Mevcut birikimi ve altyapısıyla ülkemizde binicilik okulu statüsünde faaliyet gösteren yegâne kurum olan Kara Kuvvetleri Atlı Spor Eğitim Merkezi, son 10 yıldır sportif binicilik gayretlerini yeniden olimpiyat hedefine yönelterek çalışmalarına devam etmektedir.

Yazar: Dr. Fuat Ünver

1951 Kahire ve İskenderiye Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1954 Marsilya ve Nice, Roma, Luzern Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1955 Belgrat, Pinerolo Uluslararası Engel Atlama ve Torino Üç Günlük Yarışmaları
1956 Viyana , Aachen, Londra ve Dublin Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1956 Stockholm Olimpiyat Oyunları
1957 Viyana, Paris ve Aachen Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1958 Nice Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1959 Nice, Roma Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1959 İstanbul 1nci Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1960 Hamburg, Ostende ve Rotterdam Uluslararası Engel Atlama Yarışmaları
1960 Roma Olimpiyat Oyunları
1960 Sonrası Dönemde Türk Biniciliğinin Gelişimi
bottom of page