top of page
Üç atlar

Hakkımızda

Kağıt Özeti

Hakkımızda

903 sayılı vakıflar kanununa uygun olarak; Ankara 57. Noterliğinde düzenlenen 13/11/2023 tarih ve 28996 yevmiye numaralı senede ve 24/11/2023 tarih ve 29856 yevmiye numaralı tadil senedine istinaden, T.C. Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/12/2023 tarih ve 2023/504 esas, 2023/470 karar sayılı ilamı ile tesciline istinaden Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü 21/12/2023 tarih ve 32406 sayılı T.C. Resmi Gazetesi yayımlanması ile Türk Medeni Kanunu’nun 104. Maddesi gereğince Türkiye Binicilik Vakfı ilân olunup tüzel kişiliğini kazanmıştır.

Atatürk ve Süvarileri

Türkiye Binicilik Vakfı, 2023-2028 yılları arası stratejik planı

Binicilik sporunu ve atçılık sektörünün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla hedeflerimizi yayınladığımız stratejik plan doğrultusunda gerçekleştireceğiz.

Kağıt Özeti

Misyonumuz

Kulübümüz, Atatürk’ün gösterdiği hedef doğrultusunda tarihini bilen, koruyan ve ondan aldığı güçle yalnızca evrensel doğrulardan hareket ederek, aklın ve pozitif bilimlerin ağır bastığı çağdaş bir sportif eğitim ve öğretim anlayışını benimsemiş, disiplinli ve istikrarlı bir çalışma ile uygarlık düzeyinde hak ettiği yeri alma idealine yönelik bir milli binicilik anlayışının oluşturulabilmesi için, “Binicilik camiasını tek bir çatı altında birleştirerek, geçmişte dünyaya açılan kapıların tekrar aralanması gerektiği inancı” ile kurulmuştur.

Binicilik camiasını oluşturan yapı taşlarımız ile büyük bir aileyiz.

Kulüpler, binicilik tesisleri, çiftlikler, haralar, kulüp başkanlarımız ve yöneticileri, antrenörler, seyisler, sporcular, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, sağlıkçılar ve gönül veren herkes…

 

Vizyonumuz

Binicilik sporunun geleceğine yön veren, her geçen gün yenilenen tekniklerle birlikte, binicilik sporunu herkese sevdirmek ve sorumluluk sahibi, başkalarının duygularına önem veren, kötü alışkanlıklardan uzak duran, öz güven sahibi bireyler yetiştirmek.

Binicilik sporuna katkıları ve ilgili kurumlarla iş birlikleri ile öncü olarak, binicilik ve atçılık sektör faaliyetlerinin uygulanmasında karşılaşılan temel sorunların tamamına stratejiler üreterek, uygulanmasını sağlamak.

Kağıt Özeti

Binicilik Sporunun Uygulanmasında Karşılaşılan Temel Sorunlar ve Çözüm Stratejilerimiz

Ülkemizde binicilik sporunun en önemli sorunları arasında sporun tanıtılamaması ve halk tabanına yaygınlaştırılamaması, eğitimsizlik, üretimsizlik ve sporun yönetilememesi gibi hususlar sıralanabilir. Aslında her birinin diğerini etkilediği veya birinin diğerinin sonucu olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz bu sorunların esas nedeninin, binicilik sporunun ülkemizde ne devlet ne de özel kişi ve kurumlarca gerçekten geliştirilmesi istek ve iradesinin henüz oluşmadığından ileri geldiğini ifade edebiliriz. Temel olarak 5 büyük sorun ile karşı karşıyayız;

  1. Tanıtım ve Yaygınlaştırma

  2. Okullaşma, Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri

  3. Kitap ve Dijital Yayın

  4. Yerli At Üretimi

  5. Yönetim ve Planlama

 

Tanıtım ve Yaygınlaştırma
Günümüzde binicilik sporunun, Türkiye’de yapılan diğer olimpik spor dalları ile mukayese edildiğinde, halkımızın büyük bir kesimi tarafından tanınmadığı ifade edilebilir. At ve atlı teşkilatların yaygınlığından kaynaklanan atlı spor kültürünün en yaygın olarak yaşandığı Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, Türk halkının en çok tanıdığı, ilgi duyduğu ve takip ettiği spor dallarından birinin binicilik olduğunu ifade edebiliriz. Zira kitle iletişim araçlarının günümüzdekine oranla oldukça kısıtlı olmasına rağmen o dönemde biniciliğin, gerek ulusal gazetelerde ve gerekse spor dergilerde sürekli yer bulabildiğini elimizdeki arşivler açıkça ortaya koymaktadır. Ancak günümüzde binicilik sporu ne yazılı ne de görsel medyada yeterince yer bulamamakta, ulusal ve uluslararası organizasyonlar ile sonuçları hakkında haberlere ulaşmak çoğu zaman mümkün olmamaktadır.

Binicilik sporunun bir ülkedeki gelişmişliğinin en önemli göstergesi, o ülkedeki lisanslı sporcu sayısı ile sosyal kesimlerdeki dağılımları ve yaygınlığıdır. Binicilikte gelişmiş ülkeler, bunu gerçekleştirebilmişlerdir. Ülkemizde ise, belirli bir çevre dışında, bu sporla uğraş verenlerin sayısı azdır. Çünkü halkın ilgisini çekse bile, pahalı bir spordur. Bunun toplum tabanına kadar indirgenmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde, binici arzı fazla olur ve yetenekli biniciler ortaya çıkabilir. Türkiye’de binicilik tabanının çok yetersiz olduğu açıktır. Başarı için tabanın geniş olması önem arz etmektedir. Biniciliğin gelişmesi ve binici yetişmesi, binicinin ilmi esaslara göre yetişeceği tam bir binicilik ortamı oluşturulmadığında, başarılı olması mümkün görülmemektedir. Dünya biniciliği incelendiğinde, ne yazık ki, tarihimize yakışmayacak şekilde, birçok ülkeden geri olduğu görülmektedir. Binicilikte uğraş verenler veya ilgi duyanlar, yer, malzeme, at, beslenme ve barınma ile veteriner hizmetleri gibi masraflı olan bu spor dalında, ne yazık ki, zaman zaman çaresizlik içerisinde uzaklaşmaktadır. Türk binicilik ve atçılığını geliştirme, yayma ve yaşatma olanağı sağlanarak, işbirliği içine girilmesi, her kuruluşun yararına dolayısıyla ülkenin yararına olacaktır.

Okullaşma, Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri

Bir harp aracı olan atın spor alanında kullanılmaya başlamasıyla, binicilik sporunun ilk uygulayıcıları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de askerler olmuştur. Mesleklerinden ayrılan değerli asker binici ve binicilik öğretmenlerinin, bugün yapılan şekliyle çağdaş biniciliğin uygulama esasları ile kendi deneyimlerini, bu spora ilgi duyan sivil gençlere aktarma çalışmalarıyla toplumda yaygınlaşmaya başlamıştır. Binicilik sporunda gelişmiş ülkeler yakından incelendiğinde, sporun askerlerden sivillere geçişindeki doğal ve sağlıklı süreç maalesef ülkemizde yaşanmamıştır. Özellikle mevcut fiziki altyapısı ile dönemin Avrupa’sındaki ender tesislerden biri olan Ayazağa/İstanbul’daki Süvari Yarışma Grubu’nun 1978 yılında kapatılması Türk biniciliğinin olimpik gelişimini durdurmuş ve evrensellikten tekrar yöreselliğe seyahatini zorunlu kılmıştır. Zira özellikle Avrupa ve Amerika’da sivil toplum binicilik sporuna ilgi duymaya başladığında, zaten bilimsel bir altyapıya kavuşturularak çağdaş bir okullaşma sürecini tamamlamış askerlerin tesislerinden istifade etme imkânına kavuşmuşlardır. Sporun kuramsal ve uygulamalı eğitiminin tüm inceliklerini ehil öğretmen ve sporculardan almış olan sivil kesimin sayısı giderek artmaya başladığında, açılan sivil kulüp ve işletmelerde ihtiyaç duyulan öğretmen, veteriner, nalbant ve seyis gibi ihtiyaçlar yine askerler tarafından karşılanmış ve ulusal bir dayanışma sergilenmiştir. Bu yüzdendir ki II.Dünya savaşından sonra tüm Avrupa’da sivil kesimde yaygınlaşmaya başlayan binicilik sporunda, özellikle 1960 Roma Olimpiyatlarından itibaren ülkelerin asker binicileri olimpiyatlarda taşıdıkları milli bayraklarını kendi ülkelerinin sivillerine yine olimpik seviyede teslim etmeyi başarmışlardır.

Binicilik sporunun ülkemizde en çok sıkıntı çektiği konulardan birisi olan, binicilerdeki hissiyat ve ustalığın gelişimine önemli oranda etki eden eğitici ve öğretmen ihtiyacı hala çözülememiştir. Bu ihtiyaç çok büyük paralar karşılığında yabancı hocalar ile karşılanmaktadır. İyi öğretmen, çok para karşılığında da olsa, binicilikte çok ileri ülkeleri bırakarak, kendine bir şey vermeyecek ve sesini duyuramayacak bir ülkeye gitmesi düşünülmez. Yine, dünyanın neresinde olursa olsun, bu sporu yapanların ekonomik güçleri düşünülürse, iyi öğretmeni parayla getirmenin zorluğu anlaşılır.

Zaman zaman tarihte görüldüğü gibi, birkaç çok yetenekli binicinin küçük başarıları binicilikte gelişmenin olduğuna işaret olamaz. Top yekûn ülkede binicilik sevgisi aşılayacak ve öğretecek, öğretmen ve çalıştırıcılara gereksinim vardır. Bugün yurdun pek çok bölgesinde kulüpler açılmakta ancak ne yazık ki bilgili öğretmen yokluğundan ve binilecek atın eğiticisi bulunmadığından pek çoğu da kapanmaktadır veya dış kaynaklı eğitime yönelinmektedir. Ancak, çok pahalı olan dış kaynak eğitim ve öğretimiyle uzun süre binicilik yapmanın ve yaygınlaştırmanın olanaksızlığı ise kısa zamanda görülmüştür. Bu kez ucuz fakat bilgi birikimi ve deneyim olarak Türkiye'nin çok altındaki ülkelerin binicileri ve yetersiz eğitimli atlarında umut aranır olmuş, bir türlü ortasını bulamayan Türk biniciliği böylece kendini bunlara emanet etmiştir. Ancak tarihimiz bunu hak etmiyor ve binicilik toplumu buna üzülüyor.

Kitap ve Dijital Yayın

At ve binici eğitiminin bilimsel bir çerçevede sürekli gelişen bir spor dalı olarak algılanmaya başladığı günden bu yana birçok kitap yazılmış olup bunların bazıları binicilik eğitiminin temelinde birer klasik eser olarak yer almış ve hala günümüzde geçerliliğini sürdürmektedir. Binicilik sporunda gelişmiş ülkeler yakından incelendiğinde, at ve binici eğitiminin temel esaslarının neler olduğuna ve aralarındaki işbirliği ve uyumun nasıl geliştirilmesi gerektiğine yönelik ciddi oranda bir literatüre sahip olduklarını söyleyebiliriz. Yine binici toplumunda, yabancı kaynaklı ve çoğunluğu çocuklar için ticari amaçlı ve bilimsellikten yoksun olsalar da pek çok kitap bulunmaktadır. Çoğunlukla yabancı dil bilmelerine ve yararlanma olanakları bulunmasına karşın ne yazık ki, ya zaman bulamama, okuma veya bu işi bilimsel olarak yapma alışkanlığının olmaması; ya da okuduğunu anlayacak yeterli binicilik bilgi düzeyinde olmayışından veya bilimselliğe gereksinim duyulmamasından yeterli ölçüde yararlanılmamaktadır.

Yerli At Üretimi

Yerli at üretimi ve eğitiminin, binicilik sporunda başarıya ulaşma konusunda en önemli girdi olduğu, bu sporda söz sahibi olan ülkelerin yıllık at üretimlerinin çok yüksek olmasından rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kendi atını üretemeyen ülkeler, uluslararası alanda rekabet edememekte ve at üretimini bir endüstri haline getiren ülkelere bağımlılıklarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Hollanda, Almanya, Fransa, İngiltere gibi gerek at üretiminde gerekse yarışmalarda söz sahibi ülkeler uzun yıllardır bilimsel bir altyapıya oturtarak sürdürdükleri at ırkı çalışmaları sonucunda elde ettikleri nitelikli damızlıkları ve çok kaliteli spor atı adaylarını dışarıya satmamakta ve muhafaza etmektedirler. Binicilik sporunda, insan unsuru (binici, öğretmen, çalıştırıcı, veteriner, nalbant, at bakıcısı, yönetici, hakem vs.) ne kadar önemli ise, atta aynı ölçüde belki de biraz daha önemli yer tutmaktadır. Ülkemiz bir tarım ülkesi olmasına karşın, birçok konuda olduğu gibi at üretiminde de “yurt dışından hazırı almak varken neden uğraşalım” kolaycılığı yerli at üretmi çabalarının önünü tıkamıştır.

Yerli at üretimi ve eğitiminin Türk binicilik sporunun geleceğini yakından ilgilendirdiği asla göz ardı edilmemeli ve geçmiş dönemde yapılan çalışmalardan ve bu konuda ülke ekonomilerine ciddi katkılar yapan birer endüstri yaratmış ülkelerden esinlenerek bilimsel ve çağdaş üretim politikaları oluşturulmalıdır.

Yönetim ve Planlama

Hızla değişen ekonomik ve sporun çağdaş ihtiyaçlarına refleks gösterebilme üstünlüğünün, bilgili ve kabiliyetli gençlerle birleşmesiyle, olimpiyatlarda yaklaşık olarak 50 yıldır milli takımları dört askerden oluşan ülkelerin, bir kaç sonraki olimpiyatlarda üç asker-bir sivil, daha sonraki olimpiyatlarda iki asker-iki sivil, 80’li yıllarda üç sivil-bir asker ve nihayette 90’lı yıllardan itibaren dört sivil binici ile yollarına devam ettiklerini gözlemlemekteyiz. Son iki olimpiyattan beri sahalarda asker binici göremeyişimizin sebebi, artık binicilik sporunun ülkelerin sivil tabanında oldukça yaygınlaştığı söylenebilir.

Türkiye Binicilik Federasyonu 1958 yılına kadar K.K.Süvari Dairesi Başkanlığı’nca temsil edilmiş, 1958 yılında ilk sivil yönetici olan Nejat ECZACIBAŞI yönetimi ile devam etmiş ve günümüze kadar birçok değerli başkan ve yönetim kurulları tarafından sevk ve idare edilmiştir. Bu dönem içerisinde, ülkemizdeki spor yönetimi teşkilatlarının değişimine göre Binicilik Federasyonu başkan ve yönetim kurulları ilgili mevzuata göre atanarak veya seçilerek oluşturulmuş ve 2005 yılında özerk federasyonlar arasına katılmıştır. Günümüzde binicilik sporunun ülkemizde uygulanmasında karşılaşılan tüm sorunların, bir takvim içerisinde milli ve çağdaş bir planlama ile çözülebilmesi için yeniden yapılanma çabalarına devam etmektedir. Geçmiş dönemde planlama ve uygulama faaliyetleri konusunda istikrarlı bir sistem oluşturulamamış ve özellikle orta ve uzun vadeli ulusal ihtiyaca yönelik planlamalar yapılamamıştır.

Biniciliğimizde planlamaya pek değer verilmemekte. Yapılan planlar ya sık sık değiştirilmekte veya çok az bölümlerine sadık kalınmaktadır. Planlama yasak savmak için, hazırlıksız ve aceleyle yapılmakta dolayısıyla plan önemi kalmamış bir dokümana dönüştürülmektedir. Biniciliğimiz kalıcı bir binicilik yönetmeliği yapma aşamasına bile gelememiş, her federasyonların değişiminde değişik yönetim ve ani kararlarla amaçsız, plansız, programsız ve bazı çevrelere yaranmak için, yarışmalar düzenlemek için yenilenmekte ve değiştirmektedir. Dolayısıyla da binicilik toplumu ile yönetim arasındaki devamlı iç çekişmelerle uğraşmaktan sporu yönlendirecek ortam oluşturulamamaktadır. Bu iç çekişmelerin, federasyon yönetim kadroları, teknik ve eğitim vb. kurallarını oluşturmada da olumsuz etkileri olmakta, bu görevler çoğunlukla amacı doğrultusunda binicilik politikası yapabileceklerle değil, yasak savmak veya göstermelik ve ilgisiz kişilere verilmektedir. Çoğunlukla kurullarda görevlendirilenlerin kişisel işleri dolayısıyla konularıyla ilgili yeterli çalışmayı yapamamakta ve hatta kurulda olduklarından haberleri bile olmadığı zaman zaman görülmektedir. Tüm yaşamını biniciliğe adamış, bilgili, ilgili ve yetenekli olanların ise özellikle binicilik toplumda pek çok bulunan sözü geçenlerce, yıpratılarak, küstürülmekte veya huzursuz olacağını düşünerek hizmet vermekten kaçınmaktadır. Binicilikte parlak dönemlerin yaşandığı 1960 yıllarına kadar yarışmalar sonrası gerçekçi ve incelikle hazırlanan raporlara, ilgililerin olumlu tutumları ve kısmen de olsa doğru yaklaşımlarıyla azda olsa atılım yapılabilmiştir. Daha sonraki yıllar ise, iş olsun için istenen, düzenlenen, incelenmeye alınmaya dahi gerek duyulmayan ve eksiklerin üzerine etkin olarak gidilmeyen raporları verenler yeğ tutulduğundan, gerçeklerden korkulmuş ve rahatsız olunmuş dolayısıyla bu tür raporları yazanlar benimsenmiştir.

Çözüm önerilerimiz

Aşağıdaki temel 5 maddeyi Milli Binicilik anlayışı ile çözüme kavuşturacağız

  1. Tanıtım ve Yaygınlaştırma; Binicilik sporumuzun halk tabanına inmesi için belediyeler ve ilgili kurumlar ile anlaşmalar yapılarak tanıtım projeleri yapılacaktır.

  2. Okullaşma, Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri; Avrupa Birliği ve Gençlik Spor Bakanlığı projeleri ile bu faaliyetlerin gelişimine katkı sağlayacağız. 

  3. Kitap ve Dijital Yayın; Binicilik sporunun temelini atmak ve sağlıklı bilgilere tek bir merkezden ulaşılmasını sağlamak için kitap ve dijital yayın kaynakları çalışması yapılacaktır. 

  4. Yerli At Üretimi; Avrupa atlarının üretimi ülkemizde yapılacaktır.

  5. Yönetim ve Planlama; Bu madde altında kulüplerin gelirlerini arttırıcı yönetim anlayışına sahip olunacaktır. Yarışmalardaki harici seyirci sayısı arttırılacaktır. Böylelikle kulüplerimize olan katma değer arttırılacaktır. Tüm kulüplerin dahil olacağı eş zamanlı gerçekleşecek Avrupa Birliği projelerini hayata geçireceğiz.

bottom of page